Balat

İstanbul’un en otantik ve renkli semtlerinden biri olan, tarihi Bizans’ın Tekfur sarayına dek giden Balat, her daim zamanda yolculuğa çıkmak ve kafa dağıtmak için birebir.

Rum Patrikhanesi’ne ev sahipliği yapan semt, sinagogları, Demir Kilisesi, camileri ve tarihi 500 yıl geriye giden Rum evleri, Arnavut kaldırımları ve ahşap Osmanlı konaklarıyla görülmesi gereken bir yer.

Yeme ve içme anlamında seçenekler kısıtlı olsa da, bizce hala keyifli zaman geçirecek ve iyi tabaklar bulunabilecek yerler var. Bu anlamda yeni açılan birkaç restoranın da kaliteyi diğerlerine göre bir hayli yukarıya çıkardığını söylemek lazım.

İçindekiler

İyi Lezzet Durakları

Bu listede sevdiğimiz iyi lezzet duraklarını, Balat ile özdeşleşmiş mekanları bulabilirsiniz.

Restoranlar:

  • Şehrin en etkileyici restoranlarından biri, Smelt&Co. deniz mahsüllerini ve mevsimsel tabaklarını deneyin.
  • Haliç ve Galata manzaralı terasıyla, semtin yenilerinden Evelik Restaurant,
  • Bölgedeki favori balık restoranımız, buğulaması, soğan dolması ve mantar turşusu efsane olan Balat Sahil Restoran,
  • Forno Balat, beklediğimiz kadar çıtır olmasa da pide ve lahmacun için ve aynı zamanda kahvaltı için iyi bir mekan.
  • Balat’ın diğer önemli iki meyhanesi ise Bizans döneminden kalma duvarların arasındaki Agora Meyhanesi 1890 ve sahilde bir otelin içerisinde bulunan klasik bir taverna Barba Vasilis.

Kafe & Kahve:

  • Balat’ta nitelikli kahve ve gün içinde çalışmak/vakit geçirmek için gideceğiniz adres ise Coffee Department.
  • Mutfağını etkileyici bulmasak da terası ve enfes manzarasıyla Popstel ve daha sakin ortamıyla Pops Balat yine mahallenin keyifli mekanları.

Balat’ın klasikleşen lezzetler durakları:

Fetih İşkembe’de tuzlama, kelle ve kokoreç,
Tarihi Fener İşkembecisi’nde işkembe çorbası,
Tarihi Taş Fırın Evin’de fırın ve pastane ürünleri,
– Turşu severlerin buluşma noktası Balat Turşucusu,
– Şekerlemeleriyle Balat Merkez Şekercisi
– & çeşit çeşit gazozuyla Sevda Gazozcusu..

Balat’ta dolaşırken her köşede tatlı bir mekan sizi karşılayacak, antikacılar, tasarım dükkanları ve atölyeler, her sokağı rengarenk bir semt. Önerimiz aşırı turistik yerleri tercih etmemeniz, çünkü denediğimiz çoğu mekanda zamanla malzeme/ürün kalitesinin düştüğünü gözlemledik.

Balat Gezi Rehberi

İstanbul’un tarih kokan semtlerini keşfetmeye çıkıyoruz. Zengin tarihi mirası, kültürel çeşitliliği, farklı dinlere mensup cemaatlerin uzun bir süredir bir arada yaşamasıyla bizi İstanbul’da en etkileyen yerlerden.

Balat, Bizans döneminden günümüze kiliseleri, manastırları, sinagogları ile öne çıkıyor. Fener de ise özellikle Rum cemaatinin etkisi hala hissediliyor. Eski İstanbul’un kapılarından biri olan semt Hristiyan ve Musevi kültürlerinin yaşadığı mahalleler.

Son yıllarda yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çeken bu semt sürekli bir dönüşüm içerisinde. Hem başarılı hem de başarısız kentsel dönüşüm projeleri gerçekleşti. Turistik bir semte dönüştükçe sokakları antikacılar, kafeler ve atölyeler doldurmaya başlamış. İstanbul’un tarihi atmosferini keyfini çıkarmak için hala eşsiz rotalardan biri.

Öncelikle aracınızla gelmeyi düşünüyorsanız ara sokaklara sakın girmeyin. Aracınızı Cibali’de belediyenin sahildeki otoparkına bırakabilir ya da alternatif olarak Eminönü’nden tramvay ile gelebilirsiniz. Sahilde yıllar önce kentsel dönüşüm projeleriyle yıkılan ve geride tek tük kalan Fener Rum Evlerinden görmeyi unutmayın.

Bir alternatif olarak gezmeye yukarı mahallelerden de başlayabilirsiniz, yokuş tırmanmak yerine :)

Bölgede Bizans ve Osmanlı’dan kalma birçok tarihi yapı var. Görmeye değer başlıca yerler:

Balat
* Ahrida Sinagogu: 15. yüzyıldan kalma ve Balat’ın en eski sinagoglarından biri, hâlâ aktif olarak kullanılmaktadır.
* Balat Çarşısı: Küçük kafeleri, atölyeler, tasarım dükkanlar.
* Yanbol Sinagogu: İstanbul’daki önemli sinagoglardan biri.
* Metroloji Kilisesi
* Ferruh Kethuda Cami
* Gül Cami
Fener
* Fener Rum Patrikhanesi: Özellikle Aya Yorgi Kilisesi ile ünlü olan bu kompleks, Ortodoks dünyası için büyük önem taşır.
* Özel Maraşlı Rum Okulu:
* Fener Rum Erkek Lisesi: Kırmızı Okul olarak da bilinen bu tarihi bina, eşsiz mimarisiyle dikkat çeker. Çoğu kişi bu görkemli yapıyı Patrikhane sanıyor. Hemen yokuşun aşağısındaki renkli sıra evleri de görmeyi unutmayın.
* Demir Kilise: Fener sahilinde bulunan bir Bulgar Kilisesi
* Vlahsaray Kilisesi (Panagia Muhliotissa Kilisesi): İstanbul’un en eski ve en yüksek tepesine kurulu kilisesidir.
* Fener İskelesi ve Sahil: Boğazın güzelliklerini seyredip, gözlemleyebileceğiniz bir nokta.

Ayvansaray
* Blaherne Sarayı Kalıntıları: Bir zamanlar Bizans İmparatorlarının yaşadığı sarayın kalıntıları görülebilir.
* Atik Mustafa Paşa Camii (Hazreti Cabir Camii): 15. yüzyıldan kalma bir camidir ve Ayvansaray’ın önemli dini yapılarındandır. Câbir b. Abdullah el-Ensârî’nin makamı bulunduğundan buraya Hazreti Câbir Camii de denilmektedir.
* Surp Hireşdagabet Ermeni Kilisesi

Çevredeki diğer yerler:

* Küçük Mustafa Paşa Hamamı
* Ayakapı Hamamı
* Tekfur Sarayı
* Kariye: Bizans mozaikleri ve freskleri ile ünlü bir müze kiliseydi. Geçici olarak kapalı.
* Haliç Kıyıları: Yürüyüş yapabileceğiniz, tarihi yarımadanın manzarasını seyredebileceğiniz güzel bir alan sunar.

Smelt&co

Balat’ın daha arka sokaklarında bulunan bu restoran ilk açıldığı yıl çok az masasıyla servise başlamıştı, zamanla mutfaktan çıkan güzel kokular bulunduğu tarihi binanın üst katlarına da taşındı. Özellikle grup buluşmaları için ideal olan odaları ve yazları mükemmel bir kaçış sunan terası sevdiğimiz köşeleri.

Balat’ın renkli ve tarihi dokusundan heyecanla kurulmuş olan Smelt, ismini ise logosunda da bulunan gümüş balığından alıyor. Arkasında iki genç şef var, Sinan ve Samet. Uzun uğraşlar ve fedakarlıklarla bu şef restoranını açtılar, oldukça küçük bir ekipleri var. Durum böyle olunca malzemelerin tedariğinden tabağın önünüze gelişine kadar tüm detaylarla kendileri uğraşıyorlar. Tahmin ettiğimizden de yorucu ama burada her geldiğimizde özel hissetmemizi sağlayan şey de aslında bu.

Sıklıkla menüsü değişen bu restoranda her geldiğimizde mevsimin en lezzetli mahsüllerinde yaratıcı tabaklar bizi karşılıyor. Trendlerden uzak, tamamen kendilerini yansıtan, şahsına münhasır diyebileceğimiz tabaklar. Burada aradığınızı bulmak yerine şaşırmaya hazırlıklı olun. Asla seveceğinizi düşünmediğiniz bir tat kombinasyonuna aşık olabilir ya da size göre olmayan bir tabak da deneyebilirsiniz. Kum midye, ahtapot ve çeşitli deniz ürünleri, mevsimin sebzelerinden yaratıcı tabaklar, kombucha kokteylleri menülerinin öne çıkan lezzetleri diyebiliriz.

Son ziyaretimizde bal kabağı sinkonta, damla sakızlı broth ile hazırladıkları soğan çorbasını ve kereviz kremalı ahtapot denedik. Kombucha bazlı kokteyllerinden ise Balat Sling.

Mekanın her detayında basit ama zarif seçimler yapılmış. Bunu dekorasyon elementlerinden masanıza gelen soda bardağına kadar tüm detaylarda hissedebiliyorsunuz. Oldukça loş ve keyifli bir aydınlatması var, tüm bu unsurlar, özgünlüğü ve Balat’ta olmasının çekiciliği şehrin en romantik mekanlarından biri yapıyor.
#smeltandco #balatrehberi

Evelik Restaurant

Balat’ta hemen Haliç kenarında bir otelin teras katında bulunan bir şef restoranındayız. Burası aslında 2023’ün ilk yarısında açılan radarımızdaki mekanlardan biri, o nedenle çok da yeni sayılmaz. Ancak hala yeterince duyulmadığını ve hakettiği ilgiyi görmediğini düşünüyoruz.

İlk ziyaretimizi Mayıs ayında gerçekleştirdik, özellikle Haliç ve Galata manzaralı terası çok keyifli. Abartılı olmayan & samimi bir dekorasyonu var.

Açıldığından beri 4-5 defa ziyaret etme şansı yakaladık, hem akşam yemeği hem de yemek öncesi kokteyl için keyifli bir mekan.

Porsiyonlar paylaşıma uygun, küçük olmadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. 3-4 kişi giderseniz daha çok şey söyleyip her şeyi paylaşarak ilerleyebilirsiniz.

Menü soğuk, sıcak ve tatlı olmak üzere üçe ayrılıyor. Mevsime göre değişiyor ve Şef Gökhan Çilak tarafından yenileniyor. Menüde coğrafi işaretli ürünlere yer verilmesi güzel, Urfa isot biberi, Bolu kanlıca mantarı, Bolu kızılcık tarhanası bunlardan bazıları.

Yemek öncesi ikram edilen tarhanalı tereyağ ve ekmekleri bile tekrar gelmenizi sağlar.

Son ziyaretimizde Sömelek & Kanlıca Mantarı ve bir börek yorumu olan Pırasa denedik. Kokteyllerden son ziyaretlerimizde deneyip çok sevdiğimiz Boza ise favorimiz. Mevsimi geçmeden yakalayın eğer bu tatları seviyorsanız.

Menüleri instagram sayfalarında öne çıkarılanlarda mevcut, bizce İstanbul’daki muadili diyebileceğimiz mekanlara göre oldukça uygun.

Kahvaltı servisi de varmış ama bizce burayı özel bir akşam yemeği için değerlendirin.

Balat İsmi Nereden Geliyor?

Haliç’in kıyısında; tarih boyunca Türk, Rum, Ermeni ve Yahudilerin dostça yaşadığı, 1985 yılında Unesco tarafından Dünya Kültür ve Doğa Mirasını Koruma Sözleşmesi’ne dahil edilmiş bir yer Balat.

İsminin nerden geldiğine dair görüşler çeşitli, ama en yaygın olanı Rumca saray anlamına gelen “palatiyon” kelimesinden türediği.
Tekfur Sarayı’nın Haliç tarafındaki kapısı sebebiyle de bölgeye Balat denildiği belirtiliyor.

Latince palatium kelimesininse “düzlük, taş döşeli zemin, taş yol” anlamında kullanıldığı biliniyor.

Bizans döneminde Venediklilerden Ermenilere Balat halkı İstanbul’un fethi sonrasında iskan politikalarıyla çeşitlenmiş, İspanya’dan kaçan Sefarad Yahudileri 2. Bayezid’in davetiyle Balat ve Hasköy’e yerleştirilmiş.
Bu karma yapı Balat’ın mimarisinden, kültürüne bugün hala hissediliyor.
Bölge üç dini de hoşgörü kültürü içinde yaşatmış, yaldızlı kubbesiyle Aziz Stephan Kilisesi, Surp Hireşdagabet Ermeni Kilisesi ve Mimar Sinan eseri olan Ferruh Kethüda Camii yan yana olmuştur.

2000’lerden bu yana rehabilitasyon projeleriyle çehresi değiştirilmeye çalışılan Balat; arka sokaklarında toplumun görmek istediği, istemediği farklı hikayelere ev sahipliği yapıyor.

Arama