Bodrum’dan veya Turgutreis’ten geçilebilen Türkiye’ye en yakın adalardan biri Kos. Tarihi depremler, farklı yönetimler ile geçse de bir Yunan adasında aradığımız huzuru bulabildiğimiz, güzel plajlarında serinleyip, iyi yemek yediğimiz bir ada rotası oldu. Gelin bu yeme-içme duraklarına beraber bakalım. Adanın farklı yerlerindeki en sevdiğimiz tavernaları, mekanları şimdi toparlıyoruz.
Bu listede sevdiğimiz iyi lezzet duraklarını, semt ile özdeşleşmiş mekanları bulabilirsiniz:
Restoranlar:
Kahvaltı/Kafe:
Bar:
Listemizde olup bu seyahatte deneyemediklerimiz:
🐟 Limana yakın tavernalardan birinde iyi deniz ürünlerinin peşine düş. Barbouni, Nick the Fisherman ya da Yorgo en sevilenler.
🏰 Neratzia Kalesinin tepesinden limanı ve manzarayı seyret.
🍁 Hipokratın öğrencilerine altında ders verdiği çınar ağacını ve Gazi Hasan Paşa Camii’ni gör.
🦦 Agios Stefanos’ta kalıntıların arasından denize gir ve serinle.
🏡 100 yılı devirmiş olan Ktima Marangos – The Traditional House of Kefalos’u ziyaret et.
🏛 Casa Romana’yı ve Roman Odeon’u ziyaret et.
🍷 Ampeli Wineyard’da tadım yap.
🍹 Kardamaina’daki Casa Rossa’da denize karşı 🍸 yudumla.
🏯 Antimachia’da yel değirmenini, kaleyi ve içerisindeki şapelleri ziyaret et.
🌅 Zia’daki tavernalardan birinde güneşi batır.
Biz bu rotada Kalymnos, Nisiros veya Leros’a geçmedik, artık bir sonraki sefere! 🤞
Dodecanese adalarından biri, büyüklük sıralamasında Rodos ve Karpathos’tan sonra gelen Kos’tayız. Kos, yaklaşık 37,000 kişinin yaşadığı bir ada. Biraz da merkezinde gördüklerimizden ve yapılabilecek şeylerden bahsedelim, günübirlik gelmeyi düşünenler özellikle kaydetsin.
Birçok mesaj almamıza sebep olan, hikayemizde de söylediğimiz gibi diğer adalara kıyasla Kos (özellikle merkezi) pek de güzel ya da fotoğraflık değil. Bunun en büyük sebeplerinden biri 1933’te adayı sarsan çok büyük bir deprem olması. Sonrasında adanın tekrar inşaasında İtalyanlar belirleyici bir rol oynuyor. O dönemi atlatmayı başaran yapıların bazıları da 2017 depreminde zarar görmüş, aralarında camiilerin de bulunduğu bu yapılar hala hasarlı.
🏛 Kos’un tarihi merkezinde görebileceğiniz başlıca yapılar ve görülmesi gerekenler:
🍽 Merkezdeki yeme-içme önerilerinden detaylıca bahsedeceğiz ama burada da favorilerimizi listeleyelim:
Merkeze yakın yüzmek için Lambi Beach tercih edilebilir, limandan uzaklaştıkça daha sakin işletmeler bulabilirsiniz. 🏛
Biraz merkezin dışında: Asklipieio, Castle of Marathonomachon
Merkezden biraz uzaklaşıp ziyaret edebileceğiniz yerlerden biri de Osmanlı döneminden kalma Platani köyü. Günümüzde adada yaşayan Türk nüfusu 2,000 civarında. Biz gidemedik ancak Platani’ye gidebilirseniz yemek için çok önerilen bir restoran olarak Serif Restaurant 1960 listenizde olsun.
Merkeze 8,5 km uzaklıkta, adanın kuzey sahillerine doğru bir şarap bağı bulunuyor. Eğer lokal şarapları tadabileceğiniz bir taverna ararsanız da Ampeli Wineyard önerilir.
Adada ilk durağımız Kefalos! ‘Kos fotoğraflık bir ada değil’ dedik ama adada çok sevdiğimiz bir bölge olan Kefalos etkileyici plajlarıyla ve gün batımıyla arayı kapatıyor.
Adanın en batısında ve merkezden 43km uzaklıkta bulunan bu yerleşim bir yarımada şeklinde. Yarımadanın başladığı noktada en sevdiğimiz plajlardan Agios Stefanos bulunuyor. Antik dönemden kalan bazilika kalıntılarının içinden denize girebiliyorsunuz. Tam karşısında, yüzme mesafesinde Kastri adası ve üzerindeki tatlı şapel manzaramız. Küçük taşlar ve ağırlıklı olarak kum olan bu plajda yüzmesi pek keyifli.
Kefalos’ta arabayla biraz tepelere tırmanıyoruz, çevrede antik tiyatro gibi kalıntılar var ancak çok iyi durumda değil. Manzara noktalarını, Agios Mammas ve Saint John the Baptist Chapel’i ziyaret ettikten sonra Agios Theologos’a ulaşıyoruz. Burada yüzebilir hem de gün batımıyla meşhur restoranında keyif yapabilirsiniz. Biz kahvaltımızı burada yaptıktan sonra yola devam ediyoruz.
Bölgedeki üçüncü durağımız Limnionas plajı ve aynı isimdeki restoranı. Burası yüzmek için biraz daha kalabalık olsa da keyifli. Restoranında biraz kalamar, tarama ve Greek salata ile bir yemek molası verdik. Lezzetler ve servis başarılı.
Kefalos’un merkezinde ihtiyacınız olabilecek çoğu şeyi bulabilirsiniz. Konaklamak için de iyi bir seçim. Kefalos’tan ayrılıp adanın geri kalanını keşfetmeye başlamadan önce yol üstünde 100 yıllık geleneksel bir Kefalos evi görmek isterseniz Ktima Marangos – Traditional House of Kefalos sadece 1€ karşılığında ziyaret edilebiliyor. İçerisindeki tüm eşyalarla korunan bu evin avlusunda dilerseniz bir öğlen yemeği de yiyebilirsiniz.
Yunan Adalarında otantik bir deneyim için bakmanız gereken adreslerden biri karakteristik dağ köyleri.
Daha önce gittiğimiz adalarda da Yunan kültürünü keşfedebilmek için benzer rotalar izlemiş, Sakız’da Avgonyma köyü, Samos’ta Ampelos ve Manolates köylerini, Rodos’ta ise Archangelos’u keşfetmiştik. Kos için en popüler dağ köyü de Zia. Sadece 200 kişinin yerleşik olarak yaşadığı bu köyün popüler olmasının nedeni de etkileyici gün batımı manzarası. Adanın turizm anlamında önemli noktalarından biri. Doğa ve yürüyüş rotaları anlamında kısıtlı bir ada olan Kos’ta Zia köyündeki Natural Park of Zia ziyaret edilebilir.
Köyün bulunduğu dağ olan Dikeos’un zirvesi Zeus’a adanmış bir ibadet yeri. Antik çağda Kos’taki heykeltıraşlar buraya mermer ocaklarına gelirlermiş, o dönemde de dağ Oromedon olarak adlandırılmış. Aynı zamanda bu köyde ziyaret ettiğimiz tavernanın da adı. Zia’da gün batımını seyrederken geleneksel mutfağı deneyimleyebileceğiniz çok taverna var. Biz en güzel teraslardan birine sahip olan Oromedon’u seçtik. Sevilen bir mekan olduğu için gün batımı saatlerine yer bulmak zor, rezervasyonlar online yapılıyor. Yer bulamazsanız farklı kaynaklarda okuduğumuz Olympia’nın terası da oldukça etkileyici gözüküyordu.
Oromedon’da klasik bir taverna menüsü sunuluyor. Odun ateşinde uzun süre pişirdikleri yemekler önerildiği için Wild Boar ve zerdeçal-limon soslu keçi etini deniyoruz. Ana yemekler ortalama 10-16€ arası. Tatlı olarak da tahin soslu Oromedon dondurmaları ile günü kapatıyoruz. İyi bir şarap ve kokteyl menüsü de bulunuyor. Menü linkini hikayelere ekleyeceğim. Biz burayı Yunanistan konusunda çok güvendiğimiz @egeninkarsikiyisi önerisiyle tercih ettik ve yine yanılmadık.
Küçük bir köy olduğu için tamamını keşfetmek çok zaman almıyor. Yemek saatine kadar dolaştıktan sonra dinlenmek ve bir şeyler içmek isterseniz Olive’s Garden’ı tercih edebilirsiniz.
Zia köyüne Kos merkezinden kalkan otobüslerle de ulaşabilirsiniz ancak saatleri uydurmak zor. O nedenle bu rotada araç kiralamak faydalı olur.
Adanın güney sahillerinde uzun kumsalları ile bilinen Kardamaina’dayız. Buraya ulaşmadan önce hemen önceki Antimachia köyünü ve 14. Yüzyıldan kalma Antimachia Kalesini ziyaret etmeyi unutmuyoruz. Kale ve içerisindeki manastırlar ücretsiz ziyaret edilebiliyor.
Kardamaina, bolca otelin bulunduğu ve merkeze göre daha sakin bir yerleşim. Kos’un hemen güneyindeki volkanik bir ada olan Nisiros’a deniz ulaşımı buradan yapılıyor.
Limana gelmeden hemen önce etrafta çeşitli tapınak kalıntıları görüyoruz, ancak ne yazık ki ziyarete açık değil ve bir bilgilendirme yok.
Yunanistan’da tatil yapmanın en güzel yanlarından biri istediğiniz yerden denize girebiliyor olmanız. Sahil boyunca sandalyesini şemsiyesini alıp kurulanlar, karavanını park edip serinleyenler ve ücretsiz şezlongları olan işletmeler görüyorsunuz.
Gördüğümüz kalıntıların hemen yakınındaki @casarossa.kos ’da dinleniyoruz. Birer kokteyl ve bir deniz molası.
Sahil boyunca seyrek de olsa işletmeler var. Malibu Beach Bar bunlardan biri, iç kısmında bir havuzu da olduğu için çocuklu ailelerle dolu 🙂
Sahilin sonunda kocaman bir resort bulunuyor, Mitsis Resort & Spa. Bu otelin plaj kısmında bulunan pizzacıyı denemek uğruna bilmeden sahiline kadar ulaşıyoruz. İşin ilginç tarafı kimse de nereye gidiyorsunuz diye sormuyor. Birer dilim pizza yedikten sonra tüm sahilin otele ait olduğunu ve her şey dahil bir hizmetleri olduğunu öğreniyoruz. Yunanistan’da alışık olmadığımız bir durum otellerin tüm sahili kapatması.
Kardamena’dan ayrılmadan önce sahildeki restoranlardan bize çok önerilen Pelagos Restaurant’ı deniyoruz. Deniz mahsüllü makarnası ve günün taze balıklarını tattığımız bu restorandan da mutlu ayrıldık.
Eski adıyla Halikarnas bir zamanlar bölgenin başkenti, dünyanın 7 harkasından biri olan Tomb of Mausolus burada. O ihtişamlı döneminden bugüne ulaşan eser az da olsa hala beklemediğiniz yerlerde karşınıza izleri çıkabiliyor. Günümüze kadar ulaşan tiyatro ise konserlere ev sahipliği yaparak tepeden seyrediyor Bodrum’u.
Bodrum sadece bu merkezinden ibaret değil, yarımadanın tamamında bambaşka karakterlere sahip yerleşimler & deneyimler var.
Fransa’nın ünlü sahil kasabası olan Tropez ile sıklıkla benzeştirilir. Brigitte Bardot’un filmiyle sakin bir balıkçı kasabası olmaktan çıkan Tropez ile benzer bir kadere sahiptir. 60’larda ünlülerin ve devamında yerli/yabancı turistlerin yeniden keşfettiği Bodrum da artık sakin bir sahil kenti değil.
Kültürel zenginliği ve ihtişamıyla Bodrum’u küçük bir Yunan Adası ile karşılaştırmak abes gelebilir. Ancak turizm açısından büyük bir fark olduğu da açık. Her yıl dünyanın her yerinden turistler adalara geliyor.
Fiyatlar her sene karşılaştırılıyor. Yunanistan’da aşağı yukarı gittiğiniz mekanlar arasında ufak bir fark görüyorsunuz. Genel olarak cana yakın ve sempatikler. Kimse burada az para harcadığım için bana kötü davranırlar korkusu yaşamıyor.
Aksini ise yıllardır Türkiye için konuşuyoruz. Vedat Milör 2008 yılında bir yazısında Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin kazıklanırım korkusuyla ‘her şey dahil’ tatil sitelerinden çıkmadığından bahsediyor. Artık yerli turistler de öyle.
Daha büyük bir sorun ise planlama, şehirler o kadar plansız büyüyor ki artık önüne geçilemez problemlerle karşılaşıyoruz. Olmaması gereken yerlerde yetiştirilmeye çalışılan bitkilerle yapay ortamlar & deneyimler yaratılıyor. Kaynakların bu kadar kısıtlı olduğu dönemde üstüne yanı başında ormanların katlediğine şahit oluyoruz. Bu kadar plansız büyüyen sahil kentlerinde de trafik, susuzluk ve ‘turizme vurulan darbe’ kaçınılmaz oluyor.
Sonuç, evet karşılaştırılabilir ölçekte değiller. Ama genele baktığımızda Yunan Adaları sakinliği, huzurlu işletmeleri, kendi kendilerine yarattıkları eğlence unsurlarıyla ve Havlu Hareketi ile hakkını yedirmeyen insanlarıyla daha tercih edilesi kalıyor.