Moda, 19. yüzyıldan beri İstanbul‘un en gözde yerlerinden biri.
Önce Avrupa yakasından Rum ve Ermeni azınlıkların bu bölgeye akın ettiği biliniyor. Daha sonra Osmanlı elitleri tarafından buraya yerleşme akımı başlatıldığı için buraya yerel halk tarafından Moda adı verilmiş. En azından şehir efsaneleri bunu söylüyor.
O zamandan bu yana pek çok mimari ve sanatsal eser, batı kökenli okullar, kiliseler ve diğer yapılar yavaş yavaş bu yeni alanı şekillendirmeye başlamış. Bu çerçevede burada Osmanlı-Batı mimarisinin en güzel örnekleri olan çok sayıda bahçeli konak inşa edilmiş.
Günümüzde ise kafeleri, lokantaları, barları ve çay bahçeleriyle her nesilden İstanbullunun uğrak yeri konumunda.
Tüm değişimine rağmen Kadıköy rıhtımdan Yoğurtçu Parkı’na, Boğa Heykeli’nden Moda İskelesi’ne kadar olan bu bölge İstanbul’un en keyifli köşelerinden biri.
İstanbul’daki diğer mahallelere ait rehberleri buradan görebilirsiniz.
En sevdiğimiz restoranlar
•AIDA vino e cucina
•Aralık
•Koço Restaurant
•Zevk Lokanta
İyi Yemek:
•Irregular Dining
•Moin Moin Pizza
•700gr
•Dün
•Yer
•Kem Küm
•Boden
Sokak Lezzetleri:
•Basta Street Food
•Muutto
•Rita Deli
•Catchy BBQ
Geleneksel:
•Çiya Sofrası
•Yanyalı Fehmi
•PideSun
•Tatar Salim Döner
•Çinili Taş Fırın
•Meşhur Selanik Kuru Fasulyecisi
Kahve:
•Montag Coffee
•Kava Coffee
•Altkat
•Story Coffee
•Grass Coffee
•Guten Morgen
Bir şeyler içmek için:
•Fahri Konsolos
•Mathilda’s
•Lelabbo
Kahvaltı:
•Rafine Moda
•Brekkie Breakfast Club
•Everything Bagel
•Tamamen Organik Tost
•Vico
•Tostçu Dede
•700gr
•Ppang
•Frunch
Kafe:
•Dem Moda
•Oranje (mükemmel berliner🍩)
•Fahriye Cafe
•Amata
•Sofa
•Sisters&Harvest (vegan)
Kadıköy sokaklarında dolaşırken görmeden geçmemek gereken önemli yapılar, keyfini çıkarmalık parklar ve daha fazlası!
🏛️ Önemli Yapılar:
Sahaflar ve pazar:
Park & Bahçeler:
Önemli Cadde ve Sokaklar:
Kiliseler ve tarihi yapılar
Dikkatinizi çekmek için ‘İstanbul’un en iyi kokteyl barı’ gibi bir giriş ile başlayabilirdik ancak burası gösterişsiz bir mahalle barı görünümüne sahip, sunduğu tatlarla ise bizi bir serüvene çıkaran etkileyici bir bar.
Moda ve genel olarak Kadıköy, İstanbul’un en hareketli semtleri olarak bilinse de gece hayatı barlar sokağı ve aşağı yukarı birbirine benzeyen mekanlarıyla kısıtlı diyebiliriz. (Tabi ki birkaç istisna var.) Ancak Fahri Konsolos ve yaratıcısı Burak Ayaz ile tanıştığımızdan beri eşi benzeri olmayan kokteyller tatmak, Moda’ya gelmek için en iyi bahanelerimizden biri.
Bizim için bir mekanın deneyimi içinde bulunduğu semtin etkisinde, oraya ulaşana kadar olan heyecan dolu süreci de kapsayan bir bütün aslında. Fahri Konsolos’u da ilk ziyaret ettiğimizde sıcak bir bahar akşamında zeytinyağlı sarmanın nasıl da iyi bir sokak lezzeti ve alkol eşlikçisi olabileceği üzerine sohbet ederken kısa bir süre içinde kendimizi Fahri Konsolos’un ilk defa incelediğimiz menüsünden İşrit Sarması kokteylini tadarken bulduk. Evet zeytinyağlı sarma ama bir kokteyl olarak düşünün şimdi. Güzel bir tesadüf ile başlangıç yapıp zamanla müdavimi olduk, sürekli değişen menülerindeki çoğu kokteyli denedik.
Burada klasik kokteyller yok, her bir malzemesi özenle seçilmiş, doğadan toplanabilecekler elle toplanmış, alışılmışın dışında yöntemlerle malzemeye saygı duymayı unutmadan maksimum verimle kullanılmış farklı damaklara hitap eden kokteyller var. Her kokteyli olmasa da kesinlikle sizi heyecanlandıran ve tekrar gelmenize sebep olacak bir deneyim yaşayacağınızı söyleyebiliriz.
Mekan Moda’nın merkezinde küçücük bir bar, önünde 4-5 masanın olduğu mahalleyle iç içe mütevazı bir yer. Sundukları lezzetlerin hikayelerini dinledikten sonra ve arkasındaki emeği anladıkça bu küçük mekana ve ürettiklerine hayranlık duymamak elde değil.
Moda’nın kalbinde yıllardır gittiğimiz, romantik bir İtalyan: AIDA vino e cucina
Kadıköy’ün eski apartmanlarından birinde üç kata yayılmış renkli bir restoran burası. İtalyan mutfağı denildiğinde ilk akla gelen lezzetler yerine daha yaratıcı ve sade bir mutfağı olduğunu söyleyebiliriz.
Arkadaki küçük bahçesi ve girişteki masaları size bir İtalyan ailenin evinde konuk olduğunuzu hissettiren romantik bir atmosfere sahip. Üst katlar ise büyük grupların daha izole hissetmeleri için ideal. Burası küçük kalabalık gruplar için iyi bir tercih, aynı zamanda rezervasyonla beraber servisin daha iyi çıkması için önden bazı siparişlerinizi belirleyebiliyorsunuz.
Restoranın lezzetleri bir yana en iyi olduğu konu servis. Çalışanlar menüye hakim, her yerde olan lezzetler olmasa da tüm tabaklar hakkında sizi bilgilendirip sorularınızı cevaplayabiliyorlar.
Menü antipasti, primi, secondi ve dolci olmak üzere dörde ayrılıyor. Buradaki deniz ürünlerinin İtalyan mutfağı uyarlamalarını çok sevdiğimiz için son ziyaretimizde başlangıç olarak Rana Pescatrice Lardellata tercih ettik. Servis personelleri zaten yönlendiriyor ve menüde de yazıyor, bazı tabaklarda domuz ürünleri bulunuyor.
Primi kısmı taze makarna ve risottolardan oluşuyor. Günlük olarak menü dışı ürünler de oluyor. Biz menüde yer almayan bir gnocchi denedik, enfesti.
Secondi ise bıldırcın,ağır ateşte daha kaburga, kuzu lokum ve kaya levreği gibi ana yemekleri barındırıyor. Menüleri sıklıkla değişiyor, web sitelerinden kontrol edip online olarak rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Tatlı olarak etkileyici bir gelato ile bu lezzet şölenini sonlandırabilirsiniz. Şarapta şeftalili dondurma denedik güzel bir final oldu.
Eşlikçi olarak 🍷 menülerinden tercih yapabilir ya da apertif olarak 🍸 tercih edebilirsiniz.
Başlangıç, bir ana yemek ya da makarna, tatlı, içecek ve servis ile beraber kişi başı 1500-1800₺ ödemeyi bekleyebilirsiniz. Kalabalık gelip paylaşımlı şekilde sipariş edilirse daha keyifli olacaktır. AIDA vino e cucina, Michelin rehberinin 2024 seçkisinde Bib Gourmand olarak seçilen iyi restoranlardan biri.
Yanya’dan göçle İstanbul’a gelip Moda’ya yerleşen Fehmi Efendi önce inşaat işleriyle çalışma hayatına başlıyor.
Daha sonra saray mutfağından ayrılan Bolulu Hüseyin Efendi baş aşçılığında lokantacılığa girişiyor. Saray mutfağından günümüze uzanan bu lokantanın hikayesi de böylelikle başlamış oluyor.
Anadolu Yakası’nın en eski lokantalarından biri olan Yanyalı Fehmi 1919’dan beri hizmet veriyor. Sönmezler ailesinin üçüncü kuşağı tarafından yönetiliyor. Büyük bir disiplinle her gün onlarca çeşit yemek ve tatlı müşterilerine sunuluyor. Muadili diyebileceğimiz lokantaların aksine etkileyici bir tatlı çeşitliliği var. Kadayıflı tatlılar, şekerpare, kabak & ayva tatlıları, ekmek kadayıfı öne çıkıyor.
Uzun süredir bu şehirde bir işi yapabilmek zor. Bu başarının ardında tüm zorluklara direnen güçlü/birbirine bağlı bir aile ve uzun yıllardır burada çalışan disiplinli bir ekip var.
Kadıköy’ün balıkçıların manavların olduğu o kaotik çarşısında, müdavimleri olan etkileyici tarihi bir lokanta.
Kadıköy’e öğle saatlerinde yolunuz düşerse kesinlikle deneyin.