Karadeniz’in birbirinden güzel sahillerine & doğasına ev sahipliği yapan Ordu’dayız!
Ankara’dan çıktığımız yaklaşık 7 saatlik bir yolculuk sonunda yemyeşil doğası ile bizi büyülüyor Ordu. Bol kıvrımlı sahilinin her virajında başka bir manzara ile karşılaşıyoruz.
Bu seyahati gerçekleştirme sebebimiz sanatçı Alper Aydın’ın @fatamorganayason sergisini görmekti. Ama tabi ki gelmişken denizin keyfini çıkarmayı, yaylalarına çıkıp dolaşmayı, merkez ve çevresindeki lezzet duraklarını keşfetmeyi unutmadık.
Bu listede sevdiğimiz iyi lezzet duraklarını, Ordu ile özdeşleştirdiğimiz mekanları bulabilirsiniz:
Restoranlar:
Karadeniz Pide:
Kahve & Kahvaltı & Fırın:
Gelecek seyahatlerde denemek üzere not alınan mekanlar:
Ordu’ya ne zaman gidilir?
Ordu, Karadeniz bölgesinin en güzel şehirlerinden biri. Tipik Karadeniz iklimi hakim olduğundan ve hemen hemen her dönem yağış aldığından ziyaret etmek için en ideal zaman, yaz ve bahar aylarıdır.
Ordu’da gezilecek yerler:
•Yason Burnu ve Kilisesi
•Hoynat Adası
•Paşaoğlu Konağı Müzesi
•Taşbaşı Kilisesi
•Yalı Camii
•Boztepe
İç kısımlara doğru uzun ve bol virajlı bir yolculukla yaylalara, şelalelere ulaşıyorsunuz.
•Perşembe Yaylası, Aybastı
•Çambaşı Yaylası
•Ulugöl Tabiat Parkı
•Ohtamış Şelalesi
•Aşıklı
Ordu merkezde isterseniz sahil boyunu yürüyebilir, tramvayla gezebilir, gün batımına doğru kalkan feribot ile denizden dağları seyredebilirsiniz.
“Yok, ben biraz adrenalin istiyorum” diyenler de teleferikle Boztepe’ye çıkıp, yamaç paraşütü ile de inebilirler.
Yüzmek için Efirli plajını sevdik. Caka çok popüler bir plaj ama pek dalgalı olduğu için tercih etmedik.
Konaklama önerileri:
Kısa Ordu ziyaretimizde bir yayla deneyimi de yaşamak istedik. Dönüş yolunda Perşembe Yaylası üzerinden ilerledik. Yaklaşık 1,5 saatte Aybastı’ya ulaştığınız bol virajlı ve manzaralı bir yolculuk sizi bekliyor. Açıkçası yorucu bir sürüş olduğu için bir sonraki seyahatimde dönüş yolunda değil giderken uğramayı ve seyahatime bu eşsiz doğa manzaralarıyla başlamayı tercih ederim.
Yaylada en çok dikkatimizi çeken şey oraya çıkana kadar olan yerleşimlerin ne kadar geniş bir alana yayıldığı oldu. Adeta yemyeşil dağlara serpiştirilmiş gibiydi evler. Mimari özelinde kişiselleşmemiş olmaları üzdü. Ancak doğası etkilenilmeyecek gibi değil.
Yaylada nerede yemeliyiz diye araştırdığımızda en çok önerilen işletme bölgenin eskilerinden Koçkaya Izgara 1976 oldu. Gidip yemek istediklerimizi seçtik. Porsiyon ya da kilo olarak. Hazırlanması 40dakika sürer dediler, o nedenle yaylayı gezip geldik o sırada. Açlığımızı ise pazar alanındaki gözlemecide hızlıca giderdik. Gözlemeleri yapan hanımefendi Aybastı’da yaşadığını, onuncu aya kadar yaylada işlerinin başında olduklarını anlattı.
Koçkaya ızgarada yediğimiz etler, yoğurt, salata ve patates çok lezzetliydi. En çok tavuk ve sucuk sevildi. Porsiyonlar küçük ancak hepsine 3 kişi yaklaşık 850₺ ödedik. Etleriniz ızgaradan çıkınca bahçelerinde ağaç altındaki piknik masalarında yiyorsunuz.
Merak ettiğimiz yaylarardan biri de Çambaşı yaylası, orası kayak turizmi ile de popüler. Artık bir sonraki sefere! 💚
Karareniz pidesi için Meşhur Pide, köfteleri ve turşusu için Vonalı Celal, levrek buğulama ve balık çorbası için Derin Balık, manzaraya karşı rakı-meze keyfi yapmak için Çamburnu Restaurant, Taşbaşı Mahallesindeki Hane Cafe ve WesCoffeeShop, henüz 2 ay önce açılan yepyeni bir cafe L’espoir, Ordu tostu için Kahraman Tost ve mahalle fırını olarak da Akın Fırını. Yerlilerin favori dondurmacılarından biri de bonus olarak en sonda!
İlham dolu bir sanatçı hikayesi ve sergisi!
Sanatı aracılığıyla doğanın korunmasına odaklanan Alper Aydın’ın ilk kişisel sergisi Fata Morgana’yı ziyaret ediyoruz.
Fata Morgana adını nadir görülen bir hava ve deniz olayından alıyor.
4 farklı mekana ve 100 hektar alana yayılan bu açık hava sergisi Fata Morgana’nın Yason Burnu’nun etkileyici doğasında belirmesi de bir tesadüf değil. Yason Burnu’nda doğup büyüyen sanatçı Alper Aydın, çevrenin korunmasına odaklandığı eserlerinde doğadaki değişimlerini izlememize olanak tanıyor.
Pratiğinde heykel, enstalasyon ve illüstrasyon bulunan Alper Aydın’ın bu segideki ilk mekanı Ordu merkezindeki Taşbaşı Sanat Alanı. Bu mekanda uzun süredir üzerine çalıştığı işlerin eskizlerini/ ilk çizimlerini ve işlerinin bir kısmını görebiliyoruz.
Yason’da bulunan eserlerinde ise geçicilik, varoluş ve yok olma fikirleri daha ön planda. Serginin son zamanlarında ziyaret ettiğimiz için eserlerin doğa ile dönüştükleri zaman zaman da yok olduklarını gözlemliyoruz. Öyle ki biz geldiğimizde serginin en etkileyici eserlerden biri olan “Hayatın Kaynağı” denizden geldiği gibi denize geri dönmüştü bile. Alper Aydın bu eserinde, Ordu’nun Sülü Burnu sahilindeki içi deniz suyuyla dolu antik bir taş ocağının içine dalgalarla biriken plastik çöpleri biriktip ileri dönüştürmüştü. Hollandalı ressam Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi eserindeki cennet tasvirindeki pembe çeşmenin ileri dönüştürülen plastiklerle üç boyuta taşındığı eser dev dalgalarla denize karışmış.
En etkilendiğimiz işlerinden biri de sanatçının sahil boyunca kayaların ağırlıklarını hesaplayıp üzerine yazdığı: ‘Taşların Gerçek Ağırlığı’
Sanatçı bu çalışmasını gerçekleştirmek için Karadeniz sahil otoyolunun kıyıyı tahrip etmediği son doğal yeri seçmiş. Bu kayaları kayıt altına alınarak, doğa ile insan arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi amaçlanmış. Bu hamleyi etrafındakileri belirli ölçütlerle sınıflandıran insan davranışına da bir atıf olarak görüyor sanatçı.
