Labirent şeklindeki dar sokakları, görkemli sarayları ve onları çevreleyen kanallarıyla ünlü Venedik seyahatimizin ardından rehberimiz hazır!
Günümüzde bu dar sokaklarını yılın ne vakti giderseniz gidin ekonomisinin en büyük kısmını oluşturan turistler dolduruyor. Avrupa’nın en turistik rotalarından biri. Ancak ne kadar turistik de olsa bu şehirde de özgün ve bahsetmeye değer detaylar, mekanlar, duygular bulmak mümkün.
Böylesine farklı bir şehirle ilk karşılaşmanın şokunu atlattıktan sonra şehrin aşırı romantizmine kapılmamak elde değil. Bu şehrin dar sokaklarında kaybolmak ve ona mütemadiyen suyun üzerinden bakmak bu şehirde kesinlikle deneyimleniz gereken iki şey.
Venediklilerden kalma bu büyüleyici şehirde en sevdiğimiz lezzet duraklarını ve farklı seyahatlerimizin sonucunda gezilmesi gereken önemli yerleri sizler için listeledik, buyrunuz;
Restoranlar:
•Stappo Enoteca con cucina
•Osteria Bakan
•Trattoria Antiche Carampane
•Osteria alle Testiere
•Estro
•Ai Mercanti
•Vini da Gigio
Aperitivo/cicchetti/bar:
•Wine Bar 5000
•Osteria Bancogiro Venezia
•Al Mercà
•Cantina Do Spade
•La Prosciutteria Venezia
Kahve/Pastane:
•Torrefazione Cannaregio
•Panificio Giovanni Volpe
•Sullaluna libreria & bistrot
•Pasticceria Rizzardini
•Pasticceria Martini Di Palombella Lorenzo
•I Tre Mercanti, tiramisu
Gelato:
•Bacaro del Gelato
•Gelateria Gallonetto
Merak edip deneyemediklerimiz:
•Experimental Cocktail Club
•Antica Locanda Montin
•Acqua e Mais
•Il Paradiso Perduto
•Al Covo
•Hostaria Castello
•Arcicchetti Bakaro
•Palazzo Ducale
•Rialto Köprüsü
•Ponte dell’Accademia
•Basilica di San Marco
•Peggy Guggenheim Collection
•Ca’Pesaro
•Gallerie dell’Accademia
•Ca’ Rezzonico
•Palazzo Contarini del Bovolo
•Museo Correr
•Teatro La Fenice
•Museo Fortuny
•Museo di Palazzo Grimani
•Basilica di Santa Maria della Salute
•Church of San Giorgio Maggiore
•St Mark’s Campanile
•Teatro Italia, eski bir yapıdan dönüştürülen market
•Libreria Acqua Alta, popüler bir kitapçı
→Yüzyıllar önce Adriyatik Denizi’nde bulunan bir lagündeki 118 adacığın üzerine bataklıklara gömülmüş ahşap kazıklarla kurulmuş bir şehir Venedik.
→ Temellerin üzerine oturtulan ve binaları birbirine bağlayan “fondamenta” adı verilen platformlar şehrin sokaklarını oluşturuyor.
→Tuğla ve taş ağırlıklı yapıları, Gotik ve Rönesans tarzlarında ayrıntılı cephe süslemeleriyle dikkat çekiyor.
→Şehirde ana arterler kanallardan oluşuyor. Ulaşım da gondol, traghetto ve vaporetto gibi deniz taşıtlarıyla sağlanıyor.
→Kanallarla dolu bu şehrin adaları farklı stillerde köprülerle birbirine bağlanıyor. En önemli iki köprüsü büyük kanal üzerindeki Rialto ve Ponte dell’Accademia.
→San Marco Meydanı: Venedik’te dar sokaklar küçük küçük meydanlara açılır. Şehrin kalbi olan ve en önemli yapılarıyla çevrili olan meydanı ise San Marco. Bazilika, Doge’s Palace ve Campanile burada bulunuyor.
→Acqua Alta: Özellikle kış aylarında yüksek gelgit dönemlerinde yükselen su. Şehri dönem dönem su basar. Bu dönemlerde ‘pavimenti’ denilen yükseltilmiş yürüyüş patikaları oluşturulur. Su baskınları şehrin varoluşuna en büyük tehdit.
→Venedik Mutfağı: Venedik denizcilik kültürüyle harmanlanmış bir şehir. Her detayında olduğu gibi mutfağında da bunun etkisi büyük. Risotto al nero di seppia, spaghetti alla busara, sarde in saor gibi deniz ürünleriyle öne çıkan yemekler barındırır. Cicchetti ise küçük atıştırmalıklarına verilen isim. Zeytinler, crostini & bruschetta gibi..
→En çok turist ağırladığı dönemler ise Karnaval ve Bienal zamanları. Geçmişi 12.yy’a dayanan karnaval, kostümleri ve maskeli balolarıyla ünlü. Bienal ise iki yılda bir düzenlenen çağdaş sanat etkinliğidir. İkisi de dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri Venedik’te buluşturur.
→Murano’nun camları, Burano’nun dantelleri: Venedik’ten gidebileceğiniz iki turistik ada. Zarif işçilikle yüzyıllardır süre gelen bu zanaatler adalar arası bir turizm yaratıyor.
→Ghetto, kelimesi de 16. yy’da Venedik’te Yahudi nüfusun sınırlamalar ile yaşadığı bir bölgeden geliyor. Ghetto zamanla sosyal izolasyon ve kısıtlamaların olduğu bölgeler için kullanılan bir terim oluyor.
Bu 3 günlük Venedik gezi planını bir sonraki seyahatin için kaydet!
1. Gün:
Biz genelde ilk günleri eve/otele yerleşme ve seyahat ettiğimiz şehri tanımak üzere daha az plan yaparak ilerliyoruz. Bu şehri gezmenin en güzel yollarından biri sokaklarında kaybolmak.
İlk gün evinize yerleşin, sokaklarında kaybolun, yakın çevredeki görülecek yerleri keşfedin, mahallenizde yaşayan lokalleri gözlemleyin.
Biz ilk günü evimizin bulunduğu Rialto çevresini ve San Polo bölgesini dolaşarak geçirdik. Rialto Mercato yakınlarındaki Campo Erberia’daki barlardan birinde kanalın kenarında aperitivo ile güneşi batırdık.
2. Gün:
– Cannaregio sokaklarını keşfet, Torrefazione Cannaregio’da sabah kahvesi. Cannaregio’da bir süpermarkete dönüştürülen Teatro Italia’yı da ziyaret.
– Campo di Ghetto Nuovo ve yakınındaki eski Yahudi yerleşimini keşfet ve fırınlarını keşfet.
– Rotanı San Marco Meydanı’na çevir. Burada bir klasik olan Caffe Florian’da bir mola ver. Kesinlikle görülmesi gereken Doge’s Palace ve Basilica di San Marco’yu ziyaret et. Eğer hava sisli değilse Campanile di San Marco’ya çıkabilirsin. Daha az turistin uğradığı ufak bir ada üzerinde bulunan Campanile di San Giorgio ise bir diğer seçenek.
– Venedik’in ünlü tiyatro yapısı Teatro La Fenice ve pazarlarıyla meşhur Campo San Maurizio’dan geçtikten sonra dell’Accademia Köprüsü üzerinde şehrin en güzel manzaralarından birini seyret.
– Köprünün karşısında ise ziyaret edebileceğin Gallerie dell’Accademia, Peggy Guggenheim Collection ve Basilica di Santa Maria Della Salute bulunuyor. İlgini çekenleri bu rotana ekleyebilirsin.
3. Gün:
– Şehrin ikonik pastanelerinden biri olan Pasticceria Rizzardini’de hızlı ve tatlı bir atıştırmalık ile güne başla.
– Günün yarısını adalardan birine ayırabilirsin: Bizim gittiğimiz Burano dantelleri, Murano ise cam işçiliği ile meşhur.
– Öğleden sonra yemek için merkeze dönüş: Bizim rezervasyonumuz Michelin rehberinde yer alan Estro’da idi.
– Yemekten sonra şehrin en canlı ve bohem mahallerinden Dorsoduro’yu keşfedebilirsin.
– Biz müzeler için Museum Pass biletini tercih ettik. Merkeze döndükten sonra müze biletine dahil olan Ca’Pesaro’yu da ziyaret ettik.
Venedik seyahatiniz için kaydetmeniz gereken mekanlar! Denediğimiz restoran, kafeler, pastaneler, gelato ve aperitivo mekanları..
Kahve için Torrefazione Cannaregio, burası nitelikli kahve için listenizde olsun. İtalya’nın genelinde olduğu gibi yenilikçi kahveciler bulmak Venedik’te de zor. Sullaluna Libreria & bistrot da yine aynı bölgede kahve için iyi bir seçenek.
Pastane olarak bir İtalyan gibi barda hızlı bir kahvaltı yapmak isterseniz, Pasticceria Rizzardini ve Pasticceria Bar Martini Di Palombella Lorenzo iki otantik pastane. Bacaro del Gelato ve Gelateria Gallonetto: Gelato için denediğimiz 3 mekandan ikisi. Çok popüler olan Suso’yu bu ikili kadar başarılı bulmadık.
Wine Bar 5000 ise San Marco meydanı yakınlarında uğrayabileceğiniz bir cicchetti/şarap barı. Cicchetti ve aperitivo için gidebileceğiniz bir diğer mekan da onbeşinci yüzyıldan kalma tarihi bir lokanta olan Cantina Do Spade. Masada oturmak için rezervasyon yapmak şart.
Rialto Mercato bölgesinde ise aperitivo için tercihlerimiz Osteria Bancogiro ve Al Merca oldu. Kanala karşı oturup keyif yapmak için birebir. Milano’da da şubeleri bulunan La Prosciutteria da fena bulmadığımız bir mekan. Şarap ya da spritz eşliğinde şarküteri tabağı veya sandviçler tatmak isterseniz iyi bir seçenek.
San Marco meydanı yakınında bulunan Rosa Salva, Caffe Lavena, Caffe Florian ve Harry’s Bar ise Venedik’in en ünlü mekanları. Oldukça turistikler. Harry’s Bar, bir dönemler Ernest Hemingway’in müdavimi olması ve Bellini’nin çıktığı bar olması sebebiyle ilgi çekiyor. Fiyatları Venedik ortalamasının da üstünde ama tabii ki denenebilir.
Akşam ve öğlen yemekleri için pek çok mekan denedik. Venedik’te yediğimiz pizzalar İtalya’nın geri kalanına göre vasat kalırken özellikle deniz ürünleri bakımından zengin bir mutfağa sahip olduklarını söyleyebiliriz.
Stappo Enoteca con cucina, burası etkileyici bir şarap barı diyebiliriz. Burada Parma’dan 36 aylık prosciutto crudo ile başladık. Pumpkin and Potato Flan ve Fassone piemontese beef tartare denedik, tartar başlangıçlardan favori tabağımız oldu. Papardella Duck Ragu ve Amberjack Ravioli ile devam ettik. Tüm makarnaları kendileri yapıyorlar, genel olarak başarılı bulduk. Tatlı olarak tiramisu ve creamy chocolate tercih ettik. Burada yemeklerle beraber Lambrusco içtik. 4 kişi iki şişe şarapla beraber 200euro ödedik.
Osteria Bakan, burayı bize kim önermişti hatırlamıyoruz ama en rahat hissettiğimiz ve memnun ayrıldığımız yerlerden biri oldu. Venedik’te turistik bölgelerden uzakta, dışarıdan aşırı salaş ve sıradan gözüken ama iç mekanı oldukça sıcak bir atmosfer sahip bir mekan. Burada Kuzey İtalya’nın şarküteri ürünleriyle başlayıp taze makarnaları ile devam ettik. Günün menüsünden tercihler yaptık. Basit, lezzetli ve samimi bir mekan. Rezervasyon yaptırmanız iyi olur.
Antiche Carampane, burası Venedik önerileri arasında en sık karşılaştığımız mekanlardan biri. Vedat Milor da Venedik seyahatini anlattığı yazısında buradan bahsedince denemeden geçmek istemedik. Ancak rezervasyon yaptırmak mümkün olmadı. Çok önceden yaptırmak iyi olur. Biz tesadüfen restoranın önünden geçerken dışarıda rezervasyon saatini bekleyen bir masaya (1-1.5 saat) kısa süreliğine oturma şansı yakaladık. Vaktimiz kısıtlı olduğundan ve sonrasında başka bir yemeğe geçeceğimiz için 3 tabak deneyebildik. Köpüklü bir şarap eşliğinde Prosciutto Crudo, Deep dried shrimp and calamari, Venetian style Cuttlefish oldu tercihlerimiz. Burası taze ve lokal deniz ürünleri/mahsülleri ile öne çıkan bir mutfak. Fiyat ortalaması diğer mekanların biraz üzerinde ancak bizi tattığımız tabaklar mutlu etti. Burası lokallerin uzun süredir tercih ettiği tarihi bir trattoria ancak turistler tarafınca da iyi biliniyor o nedenle kesinlikle rezervasyon şart.
Estro Vino e Cucina ise bizim Michelin rehberi önerileri arasından kaydettiğimiz bir restorandı. Yine rezervasyon yapılması gereken bir yer. 100lerce organik şarap bulunan menüsünün yanı sıra keyifli bir Akdeniz mutfağına sahipler. A la carte menülerinden Traditional Venetian Starter ve istridye ile başladık, Asparagus risotto, deniz ürünlü tagliatelle sevdiğimi yemekler oldu. Makarnalar 19euro, ana yemekler ise 28euro. Yemeklerle beraber Asja Rigato Flower Power Pet Nat tercih ettik, Frizzante şaraplar seviyorsanız pek keyifliydi.
Osteria alla Testiere aslında klasik bir bacaro olan bu mekan, günümüzde Venedik’in en popüler bistrolarından biri. Venedik’te bazı işletmelerin bir araya gelerek oluşturdukları bir dayanışmanın sonucu olarak bazı restoranlar mahsüllerini Sant’Erasmo adasından tedarik ediyor. Carampane gibi burası da bu dayanışmanın içerisinde.
Ai Mercanti, yine Michelin listesinden kaydettiğimiz bu samimi restoran ufak bir avluya açılıyor. Burada başlangıç olarak Mortadella & Lombardi pickled peppers, Venetian traditional risotto ‘secole’ ve Pork Belly denediklerimiz arasından favorilerimiz oldu. Tatlı olarak da White Chocolate Mousse ve Creme Brule denedik.
Vini da Gigio, burası da aile işletmesi klasik bir Venedik Restoranı. İtalya’dayken taze makarna tercih edip mutsuz olmanız biraz zor ama buranın deniz ürünlü makarnaları özellikle tagliolini with spider crab favorimiz.
Burası Venedik Lagünü içerisinde bulunan turistik adalardan biri, dantelleri ve rengarenk evleriyle ünlü. Dünyanın en renkli adalarından biri olarak gösteriliyor. Mimari olarak Venedik’ten ve ona yakın (aynı zamanda daha büyük) olan Murano’dan da oldukça farklı. Peki, Burano neden bu kadar renkli?
Aslında oldukça pratik. Geçmişte balıkçılar denize çıktıklarında dönüş yolunda evlerini kolayca bulabilsin diye.
Venedik lagünü sisli ve puslu bir havaya sahip. Sisli günlerde bile parlak ve ayırt edici renkler sayesinde evlerini uzaktan tanıyabiliyorlar. Burano’da yaşayanlar için evlerini boyama konusu ciddiye alınıyor. Hatta bir dizi kural da mevcut. Evlerini boyatmadan önce yönetimden izin almak zorunlu, renk şemasının tutarlı ve uyumlu olması amaç. Belediyecilik 👍🏻
Adanın bir nevi kültürel mirası olmuş denilebilir. Bir diğer düşünce de canlı ve neşeli renkler tercih edilmesinin adanın ruhunu yansıtması.
Burano’da ne yapılır?
Burano’da yapılacak çok az şey var gerçekten, 2 kanal etrafında dizilmiş renkli evler arasında dolaşmak dışında pek bir şey olduğu söylenemez. Dantelleriyle ünlü bu adada bu kültürün anlatıldığı bir müze de bulunuyor. ‘Bussolà’ adı verdikleri kurabiyeleri de meşhur, muazzam bir lezzet değil.
Biz bu seyahatte cam atölyeleriyle ünlü Murano’ya uğramadık. Ama bu iki adaya aynı gün gidilebilir. Venedik’te F.te Nove A limanından kalkan 12 numaralı vaporetto sık seferlerle ikisine de uğruyor.
Murano’ya gitmedik ama daha ilginç olabileceği fikrindeyiz. Onüçüncü yüzyılda cam atölyeleri yangınlara sebep olduğu için Murano’ya taşınmış. Murano’da cam üfleme atölyeleri ve bu zanaat üzerine bir müze bulunuyor. Atölye ziyaretleri 5€.
Tarihi Venedik’in kuruluşuna kadar geriye giden Torcello adası, Michelin yıldızlı Venissa Ristorante’ye ev sahipliği yapan Mazzorbo adası ve Venediklilerin sayfiye adası Lido çevrede gidilebilecek diğer adalar. Nobel edebiyat ödüllü Thomas Mann’ın ‘Venedik’te Ölüm’ romanı da Lido adasında geçiyor. 1971’de yönetmen L. Visconti bu romanı sinemaya uyarlıyor. Kitapta ve filmde geçen Hotel des Bains de Lido adasında bulunuyor.
Şehrin sembolik bir parçası haline gelen gondollar..
Venedik’in su kanallarında kullanılan geleneksel bir tekne türü, kökenleri binlerce yıl öncesine gidiyor ve şehirdeki ulaşımın temel unsurlarından biri.
Evet, Venedik’te ulaşım su yoluyla kanallarda gerçekleşiyor. Gondollar artık daha çok turistik amaçla kullanılıyor ama toplu taşıma için yine bir deniz ulaşım aracı olan ‘vaporetto’ kullanılıyor.
Gondollar geleneksel olarak siyah renkte oluyor. Baş kısmında da ‘ferro’ adı verilen bir süs bulunuyor. Genellikle kurşun veya demirden yapılan o süs gondollarla özdeşleşmiş bir detay.
Gondolcuların mesleklerini icra etmeleri için özel bir belge almaları gerekiyor. Zaten kurdelalı hasır şapkalarıyla da sembolikleşen gondolcuları görünce tanımamak elde değil. Gondollar, düğünler, festivaller ve özel etkinlikler için de kullanılıyor. Her yıl Venedik Karnavalı sırasında süslemelerle donatılmış gondollar görebilirsiniz.
Gondolcular, tek bir kürek kullanarak gondollarını hareket ettirirler, özellikle dar kanallarda manevra yapmak özel bir yetenek gerektiriyor gibi gözüküyor.
Venedik’te yapabileceğiniz en romantik şeylerden biri gondol turu. Venedik, su kanallarında keşfedilmesi ve suyun üzerinden seyredilmesi güzel bir şehir. Biz gondol turu yapmadık vaporetto yolculuklarımız da fazlasıyla yeterliydi. Ama denemek isterseniz gördüğümüz kadarıyla her yerde aynı fiyat politikası vardı. Klasik 30 dakika bir tur 90euro gibi.
Bizim cicchetti duraklarından birinde otururken denk geldiğimiz bu canlı müzikli gondol turu ise çok daha pahalı. Ama şans tabii, bizim gibi denk gelirseniz bir süreliğine eşlik edebiliyorsunuz bu büyüleyici sahneye.
Tam olarak bu konuma gitmek isterseniz, şarap eşliğinde cicchetti yapmak için uğradığımız Wine Bar 5000’e gidebilirsiniz.