Yunanistan’ın kuzeyinde, Ege’nin masmavi sularıyla Osmanlı ve Bizans mirasını birleştiren üç harika şehir keşfetmeye hazır mısınız? Dedeağaç, İskeçe ve Kavala, tarihi dokusu, lezzetli mutfağı, sahil kasabalarının huzuru ve canlı atmosferleri ile unutulmaz bir gezi vadediyor.
Bu rehberde, Dedeağaç’ın sahil keyfi, İskeçe’nin renkli sokakları ve Kavala’nın tarihi güzellikleri arasında harika bir rotadan bahsedeceğiz. Osmanlı döneminden kalma mimari eserler, leziz deniz ürünleri, tertemiz plajlar ve sıcakkanlı insanlarla dolu bu üç şehir, Kuzey Ege’nin en güzel keşif noktalarından biri!
Dedeağaç’ta fırınlar:
Kahve:
Kahve içmek için pek çok keyifli mekan var ama genelde kahveler nitelikli değil, yine de iki öneri:
Bar/Restoran:
Taverna:
Deniz ve Lezzet Şehri
Neden Gitmeli?
Batı Trakya’nın en büyük şehirlerinden biri olan Dedeağaç, uzun sahil şeridi, lezzetli deniz ürünleri ve hareketli gece hayatı ile ünlüdür. Ayrıca Türkiye’ye en yakın Yunan şehirlerinden biri olduğu için hafta sonu kaçamakları için oldukça popüler.
Osmanlı dönemindeki ismiyle Dedeağaç, Edirne’den sınırı geçtikten sonraki Evros bölgesinin başkenti. O nedenle özellikle sınır kapısında uzun sıralar beklediyseniz mola vermek için ideal. Bizim hem Pazarkule hem de İpsala’dan geçtiğimiz seyahatlerimiz oldu. Pazarkule daha kuzeyde ve çok daha az yoğunluk oluyor. Sabah erken gelmek de fayda var. Eğer evcil hayvan ile seyahat ediyorsanız Yunanistan’a sadece İpsala’dan giriş yapabiliyorsunuz.
Bir zamanlar sakin balıkçı köyü olarak kurulan Dedeağaç zamanla önemli bir sahil kentine dönüşmüş. Türkiye’ye yakınlığı sebebiyle yerliden çok Türkiye’den gelen turistlerle karşılaşabilirsiniz.
Kentin simgesi 1880 yılında inşa edilen deniz feneri. Bölgenin kültürel tarihini merak edenler için Etnografya Müzesi, Mesimvria arkeolojik alanı, Roma döneminden kalıntıların bulunduğu Traianoupolis kalıntıları (özellikle yaz aylarında gelmediyseniz) yakınlarda görebileceğiniz başlıca yerler.
Biz bu bölgede Makri’de bir airbnb’de kaldık. Kaldığımız evin adı Calypso. Ev sahibimiz ise Dedeağaç’ın bir zamanlar belediye başkanlığını yapmış, zeytinyağı ve sabun üreticisiydi.
Yüzmek için daha çok Makri, Dikellon ve Agia Paraskevi sahilleri tercih ediliyor. Biz kaldığımız airbnb evinin de bulunduğu Makri’ye yakın olan Paralia Dikellon’daki Fish Eye Beach Bar’ı tercih ettik. Sabah erken geldiğimiz için rezervasyon sorulmadı. Bölgenin denizi muhteşem değil, özellikle Halkidiki’ye kıyasla. Yağmur yağdıktan sonraki günler bulanık olabiliyor ancak temiz ve sakin.
Kahvaltı için en yaygın seçenek ufak fırın tarzı mekanlarda hazırlanan börekler. Kevrekidis, Mougatsa O Soufliotis, Breadroom, Zafra, Μέλι Γάλα ve Άρτος denediğimiz dört fırın. Genelde öğlen saatlerine doğru ürünler tükenebiliyor.
Bu fırınlarda ürünün ne kadar yakın zamanda çıktığına göre deneyim biraz fark edebiliyor. Zafra’da Bougatsa daha sonra yediklerimize göre daha ağır ve biraz kalın hamurluydu. Favorimiz Kevrekidis, Soufliotis ve Breadroom’un ıspanaklı börekleri oldu. Άρτος ‘ta ise geleneksel tuzlu simitler (koulouri) lezzetliydi.
Eğer güne börekle başlamak istemezseniz bizim gibi Zopyron’u deneyebilirsiniz. Kahvaltı için pancake veya yulaf lapası gibi ürünler denemek isterseniz tercih edilebilir ancak etkileyici bir lezzet beklemeyin.
Kahve içmek için sadece al götür hizmet veren The Shot veya oturmak isterseniz Caffeine Roastery’i tercih edebilirsiniz.
Yemek öncesi/sonrası bir şeyler içmek için wine bar konseptindeki Kellari Pro’yu tercih ettik. Keyifli bir mekan. 40€ altında iyi şaraplar bulabiliyorsunuz.
Yemek için üç mekan denedik. Nisiotiko Fish Tavern, Ai Giorgi Tavern ve Salih Usta’nın Yeri.
– Nisiotiko en memnun kaldığımız yer oldu lezzet olarak. Burayı Onur Ziya Demir’in önerilerinden kaydetmiştik, onun son seyahatinde tavsiye ettiği yemekleri denedik tam olarak. Limon soslu midye, acılı ahtapot, trüflü deniz mahsüllü şehriye üçü de lezzetliydi diyebiliriz.
Servis konusunda ise aksaklıklar yaşadık. İçkimiz yemeklerden sonra geldi. Servis burada gerçekten çok kaotik, tüm siparişleri Türkçe bilen bir kişi var o alıyor ancak dil bilmesine gerek olmayan bir ileşim için bile kendisinin gelmesini bekliyorsunuz. Özellikle çok fazla Türkiye’den turist geldiği için Türkçe bilen çalışanlarla karşılaşmanız çok mümkün. Nisiotiko bizce iyi yemekten çok Türk turistlerin seveceği yemekleri yapan bir mekan.
– Ai Giorgi Tavern ise Makri tarafında önünde plaj kullanımı da olan bir taverna. Burayı bir öğle yemeği için tercih ettik. Yine servis konusunda aksaklıklar vardı. Asma yaprağında sardalya ve ceviche lezzetliydi.
Bu iki mekanda yemek+içki kişi başı ortalama 30 euro hesap ödedik.
– Salih Usta’nın Yeri ise Mesimvria’da diğer mekanlardan farklı olarak daha çok et ürünleri sunan bir restoran. Buraya aslında oğlak tandır ve kokoreç yemek için gelmiştik ancak kalmadığı için köfte, pirzola ve sucuk denedik. Bu ürünleri çok lezzetli bulmadık açıkçası. Burası salaş ve uygun fiyatlı bir taverna ama ciddi bir sinek problemi olduğunu da söylemek lazım.
Dedeağaç’a kadar gelmişken, Samotraki Adası’na (Samothraki) uğramadan dönmeyin! Bu ada, vahşi doğası, şelaleleri, doğal havuzları (vathres) ve gizli plajlarıyla ünlüdür. Feribotla yaklaşık 2 saatlik bir yolculukla adaya ulaşabilirsiniz.
Gezilecek Yerler:
Karnavallar ve Osmanlı Mirası
Neden Gitmeli?
İskeçe, dar taş sokakları, rengarenk Osmanlı evleri ve ünlü karnavalı ile Batı Trakya’nın en ilginç şehirlerinden biridir. Özellikle İskeçe Karnavalı döneminde ziyaret ederseniz, sokaklarda müzik, dans ve eğlencenin tadını çıkarabilirsiniz. Burası adalarda görmeye alışık olduğumuz, yerlilerin çınar ağaçlarının altında bir araya geldiği küçük meydanları anımsatıyor.
Osmanlı ve Bizans’ın Buluştuğu Şehir
Neden Gitmeli?
Kavala, tarihi limanı, Osmanlı döneminden kalma yapıları ve muhteşem plajları ile Kuzey Ege’nin etkileyici sahil şehirlerinden biri. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın doğduğu şehir olarak da bilinen Kavala, hem Osmanlı hem de Bizans izlerini taşıyor. İskeçe kadar sevimli olmasa da uğrayabileceğiniz duraklardan biri. Osmanlı döneminde inşa edilen ve günümüzde otel olarak kullanılan İmaret, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Evi, Akropol ve su kemeri gibi tarihi yapıların hepsi limandan yürüme mesafesinde.
Feribotla yaklaşık 35 dakika uzaklıktaki Thassos Adası, zeytin ağaçları, turkuaz koyları ve el değmemiş doğasıyla ünlüdür.
Gezilecek Yerler: