Birleşik Krallık’ın başkenti Londra, sadece İngiltere’nin değil, aynı zamanda dünyanın da en etkileyici kültür, tarih, sanat ve gastronomi merkezlerinden biri. Kraliyet ailesi, Shakespeare, punk kültürü ve kırmızı telefon kulübeleriyle anılsa da; günümüzde Londra, çok daha fazlasını sunuyor. British Museum’dan Tate Modern’e, Buckingham Sarayı’ndan London Eye’a kadar şehir adeta yaşayan bir müze gibi. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanından şeflerin, tasarımcıların ve yaratıcıların da buluşma noktası.
Londra, her gidişte başka bir yüzünü gösteren şehirlerden. Bu zamana kadar sayısız defa ziyaret etmiş olsak da, hâlâ her yürüyüşte yeni bir hikâyeye rastlamak mümkün. Özellikle mahalle kültürü, parkları ve zengin mutfak çeşitliliğiyle Londra, yalnızca turistik bir şehir değil, aynı zamanda günlük yaşamın içinde sizi yavaşça içine çeken bir yer. Seyahatinizi planlarken hava durumuna ve şehrin kültürel takvimine göz atmak, deneyiminizi çok daha zengin hale getiriyor.
Londra’ya ne zaman gitmeli?
Londra yıl boyunca ziyaret edilebilir, ancak hava koşulları göz önünde bulundurulduğunda Mayıs–Haziran ve Eylül ayları en ideal dönemler. İlkbaharda parklar canlanır, yaz öncesi kalabalıklar henüz oluşmamıştır biz çok şanslıydık Mart ayında adeta yazı aratmayan derecede güneşli bir Londra bizi karşıladı ve hiç yağmur yağmadı. Kış ayları ise daha az turist barındırsa da sergiler, tiyatro oyunları ve pazarlar ile şehir hâlâ oldukça canlı olur.
Londra’ya kaç gün ayırmalı?
Londra geniş bir şehir ve her köşesi ayrı bir kimlik barındırıyor. Tek seferde tüm şehri gezmek mümkün değil. Merkezdeki tarihi yapıları, müzeleri, Thames Nehri kıyısını gezmek için bizce en az 4 gün ayırmak gerekir. Eğer Notting Hill, Shoreditch, Hampstead gibi mahalleleri keşfetmek ya da günübirlik Oxford, Cambridge gibi şehirlere gitmek isterseniz süreyi 8-10 güne çıkarmakta fayda var.
Londra’ya nasıl gidilir? Londra’da ulaşım nasıl?
Türkiye’den Londra’ya direkt uçuşlar ağırlıklı olarak Heathrow ve Stansted havalimanlarına yapılıyor. Heathrow’dan şehir merkezine metro (Piccadilly Line) ile ulaşım yaklaşık 1 saat. Stansted ise otobüs ya da tren seçenekleri mevcut. Eğer iki veya üç kişiyseniz Stansted’den gelirken Bolt veya Uber uygulamalarından taksi çağırarak daha uyguna gelebilirsiniz. Eğer şehir içinde de taksi kullanacaksanız bu uygulamaları tercih edin. Şehir içi ulaşımda Oyster Card ya da temassız banka kartı ile metro, otobüs ve tramvayları kullanabilirsiniz. Tek biniş yaklaşık 2,8–3,5 £ arası değişiyor, günlük limit uygulandığı için çokça toplu taşıma kullansanız dahi bir gün içinde belli bir ücretin üzerine çıkmazsınız. Bilet bilgileri ve ulaşım tarifeleri için TfL (Transport for London) sitesine göz atabilirsiniz. Temassız kartınızla metro giriş ve çıkışlarında aynı kartı kullanmayı unutmayın.
Londra’da nerede konaklamalı?
Biz son seyahatimizde Numa Bloomsbury’de konakladık. British Museum’un hemen arka sokağında yer alan bu apartman, yürüyerek şehrin pek çok ikonik noktasına ulaşmak için oldukça idealdi. Eğer siz de Numa’da konaklamayı düşünüyorsanız, 2 gece ve üzeri konaklamalarda geçerli KISNISNUMA15 indirim kodunu kullanarak %15 indirimden faydalanabilirsiniz.
Kimler için? Müze gezmeyi sevenler, merkezde ama sakin bir atmosfer arayanlar.
Neden tercih edilmeli? British Museum’un hemen yanı başında yer alır. Yürüyerek Soho, Covent Garden ve Oxford Street’e ulaşmak mümkün. Geniş meydanları, kitapçılarla dolu sokakları ve mimarisiyle huzurlu bir bölgedir.
Kimler için? Hareketli gece hayatı, restoranlar ve alışveriş tutkunları.
Neden tercih edilmeli? Londra’nın kalbinin attığı yer. Chinatown, West End tiyatroları ve sayısız bar ile restoran burada. Sabah erken saatte sessiz, akşamları ise capcanlı bir ruhu var. Gürültü hassasiyeti olanlar için biraz yoğun olabilir.
Kimler için? Genç gezginler, sanat ve tasarıma meraklı olanlar, alternatif ruh arayanlar.
Neden tercih edilmeli? Sokak sanatı, bağımsız butik mağazalar, kahveciler, ikinci el dükkanlar ve yaratıcı stüdyolar ile dolu. Brick Lane ve Columbia Road Flower Market de burada yer alıyor.Daha endüstriyel ve bohem bir dokuya sahip.
Kimler için? Romantik bir Londra deneyimi yaşamak isteyenler.
Neden tercih edilmeli? Renkli evleri, Portobello pazarı, zarif kafeleri ve filmlere konu olmuş sokakları ile huzurlu ama şık bir mahalle. Şehir merkezine göre biraz daha dışta ama ulaşımı kolay.
Kimler için: Şıklığı ve klasik mimariyi seven, müze gezileri yapmak isteyenler.
Neden tercih edilmeli: V&A Museum, Natural History Museum ve Royal Albert Hall bu bölgede. Sakin, güvenli ve lüks otellerin yoğun olduğu bir alan. Konaklama fiyatları biraz daha yüksek olabilir.
Londra’da, Hint mutfağından Bask mutfağına pek çok dünya mutfağının en iyi örneklerini tadabilirsiniz. Michelin yıldızlı restoranları, yüzlerce yıllık pubları, birbirinden keyifli barları ve özgün artizan fırınları ile dolu Londra’dan işte en sevdiklerimiz:
Restoranlar:
* Bu restoranları incelediğimiz detaylı blog yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Pub, Kokteyl Bar & Wine Bar:
Street Food / Burger / Pizza:
Bakeries / Bagel Shops & Sweets:
* Bu kafe ve fırınları incelediğimiz detaylı blog yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Kahvaltı / Brunch:
Nitelikli Kahve / Kafe:
Girişi Ücretsiz Müzeler:
* Dönemsel ya da bazı sergilerin girişi ücretli olabilmekte ama genel olarak ücretsiz olan müzeler.
Girişi Ücretli Müzeler:
Londra’da Görmeniz Gereken Mimari Eserler:
Londra’nın En Güzel Park ve Bahçeleri:
Londra’da Kesinlikle Ziyaret Edilmesi Gereken Marketler:
Londra’da En İyi Kitapçılar:
Londra’da En İyi Dükkanlar:
Londra’da Favori Çay Dükkanları:
British Museum: Dünyanın en büyük ve en kapsamlı müzelerinden biri. Giriş ücretsiz ancak popüler sergiler için bilet almanız gerekebilir. Biletler burada.
Tate Modern: Modern sanatın en önemli koleksiyonlarına ev sahipliği yapıyor. Thames Nehri kıyısında, yürüyerek ulaşımı keyifli. Bazı sergiler için önceden bilet almak gerekebilir. Detaylar burada.
Tower Bridge: Londra denince akla gelen ikonik silüetlerden biri olan bu köprü, Thames Nehri’ndeki gemi trafiğine izin vermek için açılır-kapanır şekilde inşa edilmiş. Köprünün ne zaman açılacağını görmek isterseniz, resmî takvime buradan ulaşabilirsiniz.
Westminster Abbey: Kraliyet düğünleri, taç giyme törenleri ve anmalarla bilinen tarihi kilise. Giriş ücretli, online rezervasyon önerilir. Bilet al.
Konaklama: Biz Bloomsbury’de konakladık. Tavsiye ettiğimiz bölgeler: Bloomsbury (merkezde ve sakin), Notting Hill (romantik), Shoreditch (yaratıcı ve alternatif), South Kensington (müze meraklıları için ideal).
Erken Rezervasyon: Londra’da iyi restoranlar, tiyatro gösterileri, popüler sergiler ve turistik mekanlar için erken rezervasyon neredeyse şart. Özellikle yaz aylarında ve yılbaşı döneminde restoranlar, oteller hızla doluyor.
Havalimanları: Heathrow (LHR), Gatwick (LGW), Stansted (STN), Luton (LTN) ve şehir merkezine en yakın olanı Linate benzeri London City Airport (LCY).
Toplu Taşıma: Metro (Tube), otobüs ve tramvay sistemi gelişmiş. Oyster Card ya da temassız banka kartı ile ödeme yapılabiliyor. Günlük harcama limiti sayesinde ekonomik. Toplu taşıma hakkında bilgiler burada.
Bike Sharing: Santander Cycles, şehir genelinde istasyonlu bisiklet kiralama hizmeti sunuyor. Mobil uygulaması oldukça pratik.
Taksi ve Ride-Sharing: Siyah taksiler klasikleşmiş bir seçenek, ancak Uber ve Bolt uygulamaları da yaygın şekilde kullanılıyor.
Güvenlik: Kalabalık bölgelerde ve toplu taşıma duraklarında, aslında her yerde yankesicilere dikkat edilmeli. Çok fazla insan Londra’da telefonunu çaldırıyor, sokakta yürürken, restoranda otururken ya da metro kapıları kapanırken yaşanabiliyor. Çok dikkatli olmak şart.
Alışveriş ve Tasarım: Liberty London ve Selfridges gibi ikonik mağazalar; ayrıca Shoreditch ve Hackney gibi bölgelerde tasarımcı dükkanları öne çıkıyor.
Covent Garden & Seven Dials: Alışveriş, sokak performansları ve şık restoranların bulunduğu çok yönlü bir alan. Özellikle pazar günleri oldukça canlı.
Londra’yı ziyaret eden hemen hemen herkesin ilk durağı bu semtler oluyor. Soho, Covent Garden, Bloomsbury sokaklarını ve Londra ile ilk tanışmamızı bir yürüyüş rotası üzerinden anlatıyoruz. Yazının devamındaki mekan önerilerini burada okuyabilirsiniz. Ama sonra geri dönmeyi unutmayın 🙂
Bir şehri keşfetmenin en güzel yolu sokaklarını yürüyerek dolaşmak, hatta bir plana kalmadan flaneur gibi kaybolmak sokaklarında. Londra’daki bir günümüze geri dönüyoruz ve bugün ki yürüyüşümüze seyahat boyunca konakladığımız otelden başlıyoruz.
Tottenham Court Road‘dan başlayarak Soho ve Covent Garden sokaklarında gizli köşeler ve ilginç detaylar keşfedeceğiz. Yaklaşık 3.5 km sürecek bu keyifli yürüyüş, bizi sonunda Trafalgar Meydanı’na ulaştıracak.
Seven Noses of Soho
1997 yılında Soho’nun binalarında gizemli heykel burunlar belirmeye başladı. Uzun yıllar boyunca kim tarafından ve neden yapıldığı bilinmedi ve etrafında türlü efsaneler oluştu — bazılarına göre hepsini bulabilen sonsuz bir servete kavuşacaktı!
Sonunda 2011 yılında sanatçı Rick Buckley, bu burunları gözetim kültürüne karşı bir sanat protestosu olarak yerleştirdiğini açıkladı. Başlangıçta 35 taneydi, ancak günümüzde yalnızca 7 tanesi kalmış durumda.
Charles I Heykeli
İngiliz İç Savaşı sırasında Parlamento, Charles I heykelinin yıkılmasını emretti. Görev John Rivett isimli bir demirciye verildi, ancak Rivett heykeli yok etmek yerine gizlice sakladı. Hatta bu durumdan faydalanarak halka, heykelin metalinden yapıldığını iddia ettiği sahte çatal bıçak takımları sattı!
1660’ta monarşinin yeniden kurulmasının ardından heykeli ortaya çıkardı. Heykel, 1675 yılında bugünkü yeri olan Charing Cross’a dikildi. Bugün, Charles I heykeli Whitehall boyunca, idam edildiği yere doğru bakıyor.
Londra’nın En Küçük Karakolu
Trafalgar Meydanı’nın güneydoğu köşesinde, sıradan bir taş lamba direği gibi görünen yapının aslında Londra’nın en küçük karakolu olduğunu görebilirsiniz. 1920’lerde inşa edilen bu mini karakol, doğrudan Scotland Yard‘a bağlı bir telefon hattına ve olası olaylarda yakındaki polisleri uyarmak için bir ışıklı sinyale sahipti.
Bugün ise yalnızca depo olarak kullanılıyor — yine de keşfetmesi oldukça eğlenceli.
İkonik Kırmızı Telefon Kulübeleri
İngiltere’nin en tanınan simgelerinden biri olan kırmızı telefon kulübeleri, iki farklı tasarıma sahip:
K2 modeli 1926 yılında Sir Giles Gilbert Scott tarafından tasarlandı.Daha hafif ve küçük bir versiyon olan K6 ise 1935’te geliştirildi. Günümüzde aktif kullanılmasalar da, bu kulübeler hâlâ klasik Londra fotoğraflarının vazgeçilmez parçası.
Cleopatra’s Needle
Thames Nehri kıyısında yer alan Cleopatra’s Needle, Londra sokaklarındaki en eski insan yapımı eserlerden biridir. Yaklaşık M.Ö. 1450 yılına, Antik Mısır’daki III. Thutmose dönemine kadar uzanıyor, yani neredeyse 3500 yıllık.
Pek çok tarihi eser gibi zorla alınmamış; 1819 yılında Mısır hükümeti tarafından İngiltere’ye hediye edilmiştir. Ancak, taşıma masrafları İngiltere’ye ait olduğundan uzun süre getirilemedi.
224 ton ağırlığındaki anıt, 1877 yılında İngiliz vatandaşlarının desteğiyle Londra’ya getirilebildi. Taşınma sırasında yaşanan bir fırtınada Biscay Körfezi‘nde neredeyse kaybedildi ve maalesef altı mürettebat hayatını kaybetti.
Bugün Victoria Embankment’ta yer alıyor. Ziyaret ederseniz, altındaki I. Dünya Savaşı’ndan kalma şarapnel izlerinide görebilirsiniz.
Neal’s Yard
Covent Garden yakınlarında gizlenmiş bu renkli küçük avlu, bugün Londra’nın en sevimli köşelerinden biri. Ancak 1970’lerin ortasında oldukça harap ve terk edilmiş bir yerdi.
Vizyoner Nicholas Saunders, 1976 yılında burada yıkık bir binayı 7.000 sterlinden daha düşük bir fiyata satın aldı. Başlangıçta orada yaşamayı planlıyordu, fakat izin çıkmayınca farklı bir yol izleyerek bir doğal ürünler dükkânı açtı.
Yıkım alanlarından toparlanan malzemelerle kurulan dükkân, uygun fiyatlı ürünleri ve samimi atmosferi sayesinde kısa sürede büyük ilgi gördü.
Zamanla Neal’s Yard, bağımsız ve çevreci işletmelerin toplandığı, sıcak bir mahalle havası taşıyan bir yere dönüştü. Bugün hâlâ, dostluk hikâyeleriyle dolu yaşayan bir köşe.
Soho House Greek Street: Bir Yaratıcılar Kulübünün Doğuşu
Soho sokaklarının ruhunu şekillendiren yerlerden biri de Soho House. 1995 yılında, 40 Greek Street adresinde Nick Jones tarafından açılan bu özel kulüp, yaratıcı sektörlerden gelen sanatçılar, yazarlar ve medya çalışanları için tasarlandı.O dönemlerde Soho, Londra’nın en enerjik ve bohem bölgelerinden biriydi ve Soho House, bu özgür ruhu yansıtan samimi bir buluşma noktası haline geldi.Bugün dünyanın dört bir yanında şubeleri olsa da, Greek Street’teki bu ilk Soho House, hâlâ “başlangıç noktası” olma özelliğini koruyor. Eğer yolunuz buradan geçerse, modern üyelik kulübü kavramının doğduğu bu tarihi binaya bir göz atmayı unutmayın.
Londra’nın Meşhur Kırmızı Otobüsleri
İlk çift katlı otobüsler, 1829 yılında George Shillibeer tarafından Londra’da hizmete sunulan atlı arabalarla başladı.
20. yüzyılın başlarında motorlu versiyonları Londra sokaklarında yaygınlaştı. 1956 yılında hizmete giren AEC Routemaster, açık arka platformu ve dayanıklı yapısıyla Londra’nın simgesi haline geldi.
Bu efsanevi model, 2005 yılına kadar aktif olarak hizmet verdi.
1900’lerin başında, şehirdeki ulaşım şirketleri arasındaki rekabet kızışmıştı.
Londra Genel Omnibus Şirketi, diğerlerinden ayrılmak için otobüslerini kırmızıya boyadı — böylece bugün Londra’yla özdeşleşen bu ikonik renk doğdu. Bugün Londra’da 7.500’den fazla otobüs, 700’den fazla güzergâhta hizmet veriyor.
Ve her gün yaklaşık 6 milyon yolcu taşıyor!
1894 yılında açılan bu ikonik köprü, Thames Nehri üzerindeki gemi trafiğini kolaylaştırmak için tasarlanmış, açılır-kapanır bir baskül köprüdür. Ziyaretçiler, cam zeminli yürüme yollarından şehrin panoramik manzarasını izleyebilir ve köprünün mekanik sistemlerini keşfedebilirler. Köprüden geçiş ücretsiz ancak kulelere çıkış ücretli.
Ziyaret Saatleri: Her gün 09:30 – 18:00 (Son giriş 17:00)
Giriş Ücreti: Yetişkin £12.30, Çocuk £6.20 towerbridge.org.uk
Sir Christopher Wren tarafından tasarlanan bu barok katedral, 1710 yılında tamamlanmıştır. Ziyaretçiler, kubbesine çıkarak Londra’nın eşsiz manzarasını görebilirler.
Ziyaret Saatleri: Pazartesi-Cumartesi 08:30 – 16:30 (Çarşamba günleri 10:00’da açılır)
Giriş Ücreti: Yetişkin £20, Çocuk £8.50 stpauls.co.uk
135 metre yüksekliğindeki bu dönme dolap, Londra’nın en popüler turistik noktalarından biridir. Bir tur yaklaşık 30 dakika sürer ve şehrin 360 derece manzarasını sunar.
Ziyaret Saatleri: Mevsime göre değişiklik gösterir; ziyaret öncesi kontrol edilmesi önerilir.
Giriş Ücreti: Yetişkin £32.50, Çocuk £29.50 londoneye.com
Londra’nın simgelerinden biri olan bu saat kulesi, 1859 yılında tamamlanmış. Ziyaretçiler, rehberli turlarla kuleyi keşfedebilirler.
Ziyaret Bilgisi: Kendisi ziyarete açık değil ama dışarıdan fotoğraflayabilirsiniz. Fotoğraflamak için en güzel noktalardan biri Fountain of St. Thomas Gardens konumu, buradan ve önündeki duvarlardan şahane fotoğraflar çekebilirsiniz.
İngiliz monarşisinin resmi ikametgahı olan bu saray, yaz aylarında halka açıktır. Ziyaretçiler, devlet odalarını ve bahçeleri gezebilirler.
Ziyaret Dönemi: 10 Temmuz – 28 Eylül 2025 Giriş Ücreti: Biletleri önceden almak daha ucuz. Yetişkin £32, Çocuk £16 rct.ukrct.uk
1000 yılı aşkın bir geçmişe sahip bu gotik kilise, taç giyme törenleri ve kraliyet düğünleriyle ünlüdür. Ziyaretçiler, tarihi mezarları ve mimari detayları keşfedebilirler.
Ziyaret Saatleri: Pazartesi-Cuma 09:30 – 15:30, Cumartesi 09:00 – 15:00
Giriş Ücreti: Bilet türüne göre değişiyor. Biletler burada. Resmi websitesi: westminster-abbey.org
İngiltere Parlamentosu’nun merkezi olan bu yapı, gotik mimarisiyle dikkat çeker. Ziyaretçiler, rehberli turlarla meclis odalarını gezebilirler.
Ziyaret Bilgisi: Rehberli turlar için önceden rezervasyon şart. parliament.uk
Kraliyet ailesinin üyelerinin yaşadığı bu saray, ziyaretçilere tarihi odaları ve bahçeleri sunar.
Ziyaret Saatleri: 10:00 – 18:00 (Son giriş 17:00)
Giriş Ücreti: Yetişkin £24.70, Çocuk £12.40 – hrp.org.ukhrp.org.uk
Neoklasik mimarisiyle dikkat çeken bu yapı, sanat galerileri ve etkinliklere ev sahipliği yapar. Giriş ücretsizdir; bazı sergiler için bilet gerekebilir. İçerisinde oldukça ünlü Spring adında bir restoran da bulunuyor.
Bilgi: somersethouse.org.uk
Gotik mimarisiyle öne çıkan bu otel, King’s Cross İstasyonu’na entegre bir konumda yer alıyor. Ziyaretçiler, otelin tarihi atmosferini deneyimleyebilirler, Harry Potter hayranları bu oteli filmlerden hatırlayacaktır.
Dünyanın en kapsamlı insanlık tarihi koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan bu müze, Rosetta Taşı, Parthenon heykelleri ve Mısır mumyaları gibi ikonik eserleri barındırıyor. Giriş ücretsizdir; ancak yoğun dönemlerde sıra beklememek için çevrimiçi rezervasyon önerilir. britishmuseum.org
Dinozor iskeletlerinden devasa mavi balina modeline kadar doğa tarihine dair zengin bir koleksiyona sahip. Giriş ücretsizdir; ancak bazı özel sergiler için bilet gerekebilir. Home | Natural History Museum
Thames Nehri kıyısındaki eski bir elektrik santralinde yer alan bu müze, Picasso, Matisse ve Yayoi Kusama gibi sanatçıların modern ve çağdaş eserlerini sergiliyor. Giriş ücretsizdir; özel sergiler için bilet gerekebilir. tate.org.uk
Dünyanın en büyük dekoratif sanatlar ve tasarım müzesi olan V&A, 5.000 yılı aşkın bir dönemi kapsayan 2.3 milyon objeye ev sahipliği yapıyor. Giriş ücretsizdir; bazı özel sergiler için bilet gerekebilir. Victoria and Albert Museum
Trafalgar Meydanı’nda yer alan bu galeri, Van Gogh, da Vinci ve Rembrandt gibi ustaların eserlerini barındırıyor. Giriş ücretsizdir; özel sergiler için bilet gerekebilir. nationalgallery.org.uk
Bilim ve teknolojinin tarihine dair interaktif sergiler sunan müze, özellikle çocuklu aileler için ideal. Giriş ücretsizdir; bazı özel sergiler için bilet gerekebilir. Science Museum
500 yılı aşkın Britanya sanatını sergileyen bu müze, J.M.W. Turner’ın eserleriyle öne çıkar. Giriş ücretsizdir; özel sergiler için bilet gerekebilir. tate.org.uk
Onsekizinci yüzyıl Fransız mobilyaları, zırhlar ve eski ustaların tablolarını barındıran bu müze, tarihi bir konakta yer alır. Kalıcı koleksiyona giriş ücretsizdir. The Wallace Collection
Cerrahi tarihine dair eşsiz bir koleksiyona sahip olan bu müze, 18. yüzyıldan kalma örnekleri sergiler. Giriş ücretsizdir; yoğun dönemlerde önceden rezervasyon önerilir.
Çağdaş sanatın önde gelen örneklerini sergileyen bu galeri, aynı zamanda çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapar. Giriş ücretsizdir.
Genel giriş ücretsizdir. Ancak bazı özel sergiler için ücret talep edilebilir npg.org.uk. İngiliz tarihinin önemli figürlerinin portrelerini barındıran bu galeri, sanat ve tarih meraklıları için idealdir.
*Fiyatlar ziyaret tarihine göre değişiklik gösterebilir.
Giriş Ücreti: Sergi girişleri ücretli, 5 Mayıs’a kadar devam eden ‘Flowers – Flora in Contemporary Art & Culture’ sergisinin giriş ücreti başlangıç fiyatı £10 Saatchi Gallery ».
Çağdaş sanatın öncülerinden olan bu galeri, yenilikçi ve deneysel sergileriyle tanınır.
Giriş Ücreti: Tiyatro turları için standart biletler £17, çocuklar için £10, öğrenciler için £13.50 ve aile bileti £46’dır londonpass.com.
Shakespeare döneminin atmosferini yaşatan bu tiyatroda, rehberli turlar ve canlı performanslar sunulmaktadır.
Giriş Ücreti: Yetişkinler için £19, indirimli biletler £17 ve çocuklar için £14’tır sherlock-holmes.co.uk.
Ünlü dedektifin evi olarak tasarlanmış bu müze, hayranları için eşsiz bir deneyim sunar.
Giriş Ücreti: Yetişkinler için £14, indirimli biletler £9’dur leightonhouse.digitickets.co.uk.
Viktorya dönemi sanatçısı Frederic Leighton’ın evi olan bu müze, Doğu ve Batı sanatının birleşimini yansıtır.
Giriş Ücreti: Yetişkinler £33 üyeler ve beş yaş altı ücretsiz. iwm.org.uk. Savaş tarihine dair kapsamlı koleksiyonlarıyla dikkat çeken bu müze, ziyaretçilere etkileyici bir deneyim sunar.
Giriş Ücreti: Royal Observatory için yetişkinler £24, çocuklar £12; Cutty Sark için yetişkinler £22, çocuklar £11 rmg.co.uk. Denizcilik ve astronomi tarihine dair zengin koleksiyonlarıyla tanınan bu kompleks, özellikle bilim meraklıları için önerilir.
Giriş Ücreti: Biletler, müzeye sınırsız giriş ve Mail Rail trenine bir biniş hakkı sunar. Yetişkin bileti £18,5 – gençler ve çocuklar için indirimli. Bilgiler: postalmuseum.org
İngiltere’nin posta tarihini interaktif sergilerle anlatan bu müze, özellikle aileler için eğlenceli bir durak.
Dünyanın en zengin bitki koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan Kew Gardens, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır. Bahar aylarında açan çiçekler ve seralar, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar.
Londra’nın kuzeyinde yer alan bu geniş yeşil alan, doğal yürüyüş yolları ve göletleriyle bilinir. Kenwood House ise tarihi bir konak olup, ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Regent’s Park, düzenli bahçeleri ve açık hava tiyatrosuyla dikkat çekerken, Primrose Hill tepesinden özellikle gün batımında ve ya gün doğumunda Londra’nın panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.
Kensington Gardens, Diana Anıtı ve Serpentine Galerisi ile bilinirken, Hyde Park ise Serpentine Gölü ve Speaker’s Corner gibi noktalarıyla ünlü. Şehrin merkezindeki kocaman iki park.
Kensington’da bulunan bu park, Japon Kyoto Bahçesi ve açık hava etkinlikleriyle tanınır. Özellikle bahar aylarında çevredeki sakura ve manolya ağaçlarının açmasıyla muhteşem bir ruha bürünüyor.
Thames Nehri kıyısında yer alan bu park, göletleri, oyun alanları ve sanat galerisiyle aileler için idealdir. Bahar aylarında her dönem farklı çiçeklerle kaplı, harika bir park.
Doğu Londra’da bulunan bu park, geniş yeşil alanları ve göletleriyle bilinir. Çevrede pek çok iyi fırın ve dükkan var. Buralardan bir şeyler alıp parkta piknik yapmak için ideal.
Şehir merkezinde yer alan bu çatı bahçesi, 360 derece Londra manzarası sunar ve ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Tower Bridge, London Tower, St. Paul’s Katedrali, London Eye gibi ikonik yapıları bu teras bahçesinden gözlemleyebilirsiniz.
St. Paul’s Katedrali’nin karşısında yer alan bu küçük bahçe, yansıtma havuzuyla sakin bir atmosfer sunar. Küçücük bir yeşil alan ama katedrali fotoğraflamak için şahane bir yer.
Thames Nehri kıyısında yer alan bu bahçeler, çiçek düzenlemeleri ve yaz aylarında düzenlenen etkinlikleriyle ünlü. Mısır’dan hediye olarak gelen ancak Londra’ya ulaşana kadar pek çok olay atlatan Cleopatra’s Needle dikilitaşı da burada.
Londra’nın en büyük kraliyet parkı olan Richmond Park, serbestçe dolaşan yüzlerce kızıl ve al geyik sürüsüne ev sahipliği yapar. Bahar aylarında uyanan doğa ve Thames Nehri’ne tepeden bakan manzaralarıyla huzur dolu bir kaçış noktası. Özellikle Pembroke Lodge çevresi yürüyüş ve piknik için idealdir.
Londra’nın en eski ve en ünlü gıda pazarı. Taze ürünler, sokak lezzetleri ve gurme tezgahlarıyla dolu.
Salı – Cuma 10:00–17:00, Cumartesi 9:00–17:00, Pazar 10:00–16:00 boroughmarket.org.uk
El yapımı ürünler, antikalar ve sokak sanatçılarıyla dolu tarihi bir pazar.
Her gün açık; Pazartesi antikalar, Salı-Cuma genel pazar, Hafta sonları sanat ve el işi ürünleri coventgarden.london
Renkli çiçekler ve bitkilerle dolu, sadece Pazar günleri kurulan bir çiçek pazarı.
Pazar 8:00–15:00 columbiaroad.info
Antikalar, vintage giysiler ve sokak lezzetleriyle ünlü, dünyanın en büyük antika pazarı.
Pazartesi – Çarşamba 9:00–18:00, Perşembe 9:00–13:00, Cuma – Cumartesi 9:00–19:00 portobelloroad.co.uk
Modern tasarım ürünleri, vintage eşyalar ve çeşitli yiyecek tezgahlarıyla dolu kapalı bir pazar.
Pazartesi – Çarşamba, Cuma 10:00–20:00, Perşembe 8:00–18:00, Cumartesi 10:00–18:00, Pazar 10:00–17:00
Tarihi bir kapalı pazar; mimarisiyle dikkat çeker, çeşitli restoranlar ve mağazalar barındırır. Harry Potter çekim lokasyonlarından biridir aynı zamanda.
Her gün açık; mağaza ve restoran saatleri değişken
Hackney’de bulunan, yerel üreticilerin taze ürünler ve sokak lezzetleri sunduğu canlı bir pazar.
Cumartesi 9:00–17:00
Bermondsey’de, demiryolu kemerleri altında kurulan küçük ama kaliteli bir yiyecek pazarı.
Cumartesi 10:00–17:00, Pazar 11:00–16:00
Eski bir kilise binasında kurulu, çeşitli dünya mutfaklarından lezzetler sunan modern bir pazar.
Pazartesi – Perşembe 12:00–23:00, Cuma – Cumartesi 12:00–00:00, Pazar 12:00–22:30 mercatometropolitano.com
Daunt Books (Marylebone & Notting Hill)
Edward dönemi mimarisi ve seyahat temalı kitap düzenlemesiyle ünlü bağımsız bir kitapçı.
Hatchards (Piccadilly)
1797’de kurulan, İngiltere’nin en eski kitapçısı. Kraliyet ailesine hizmet veren bu beş katlı mağaza, Fortnum & Mason’ın hemen yanında yer alır.
Libreria Bookshop (Spitalfields)
Ayna tavanları ve tematik kitap düzenlemesiyle dikkat çeken, bağımsız bir kitapçı.
The Notting Hill Bookshop
“Notting Hill” filmiyle ünlenen, seyahat kitaplarıyla tanınan şirin bir kitapçı.
Maison Assouline Piccadilly
Lüks yaşam tarzı yayınlarıyla tanınan Assouline markasının bu Londra şubesi, kitapçıdan çok bir kültür salonu gibi. 1920’lerden kalma eski bir banka binasında yer alan mekânda büyük masa kitapları, seyahat ve sanat kitapları raflarıyla çevrelenmiş. İçerideki Swans Bar, bir kitapçıda kahve yerine kokteyl içme ihtimalini sunuyor.
Waterstones Piccadilly
Avrupa’nın en büyük kitapçısı; sekiz mil uzunluğunda raflara sahip.
Word on the Water (King’s Cross)
Regent’s Canal üzerinde demirlemiş, 1920’lerden kalma bir barj üzerinde yer alan yüzen kitapçı.
Books for Cooks (Notting Hill)
Yemek kitaplarıyla dolu bu mağazada, arka taraftaki test mutfağında kitaplardan tarifler deneniyor.
Pickled Pepper Books (Crouch End)
Çocuk kitapları ve etkinlikleriyle öne çıkan, aile dostu bir kitapçı.
Gosh! Comics (Soho)
Çizgi roman, grafik roman ve manga koleksiyonlarıyla tanınan bir mağaza.
Foyles (Charing Cross Road)
Dört mil uzunluğunda raflara sahip, altı katlı büyük bir kitapçı.
John Sandoe Books (Chelsea)
1957’de kurulan, 30.000’den fazla kitapla dolu bağımsız bir kitapçı.
Londra’nın en prestijli çay evlerinden biri. 1707’de kurulan Fortnum & Mason, İngiliz çay kültürünün zarafetini simgeliyor. Mağazanın içinde yer alan Diamond Jubilee Tea Salon, geleneksel afternoon tea için en ikonik adreslerden biri.
📍 Adres: 181 Piccadilly, W1A 1ER
fortnumandmason.com
Fransız çay evi kültürünü Londra’ya taşıyan beş katlı bu mağazada 1.000’den fazla çay çeşidi bulunuyor. Alt katta yer alan Tea Museum ve üst kattaki Tea Room ile hem alışveriş hem deneyim sunuyor. Lavantalı Earl Grey, Marco Polo ve Marco Polo Roiboos bizim favorilerimiz. Aynı zamanda earl greyli truffle çikolataları da çok lezzetli.
📍 Adres: 38 King Street, WC2E 8JS
mariagefreres.com
Dünyanın dört bir yanından küçük üretici çay çiftliklerinden gelen çayları sunan bu butik dükkân, minimal tasarımı ve dingin atmosferiyle Londra’nın en özel çay deneyimlerinden birini vadediyor.
📍 Adres: 9 Dering Street, W1S 1AG
postcardteas.com
Japon estetiğini ve çay kültürünü deneyimleyebileceğiniz bu kültür merkezinde seremoniler, tadımlar ve seçkin Japon yeşil çayları bulunuyor.
📍 Adres: 101–111 Kensington High Street, W8 5SA
japanhouselondon.uk
İngiltere’nin en eski çay markasının tarihi dükkânı. Küçük ama etkileyici bu mağaza hem alışveriş hem de marka tarihini anlatan mini müze deneyimi sunuyor.
📍 Adres: 216 Strand, WC2R 1AP
twinings.co.uk
Zamansız ve işlevsel ev eşyaları, el yapımı fırçalar, seramikler ve kırtasiye ürünleriyle dolu, endüstriyel ruhlu butik.
📍 Adres: 85 Redchurch Street, Shoreditch, E2 7DJ
Sürdürülebilir tarımdan gelen ürünleriyle öne çıkan, estetik ve modern bir şarküteri. Notting Hill şubesi kafe bölümüyle birlikte hizmet veriyor.
📍 Adres (Sloane Square): 245 Pavilion Road, Chelsea, SW1X 0BP
📍 Adres (Notting Hill): 309 Portobello Road, W10 5TD
Yerel üreticilerden gelen süt ürünleri, zeytinler, taze sebzeler ve fırın ürünleriyle dolu samimi bir mahalle şarküterisi.
📍 Adres: 211 Victoria Park Road, E9 7JN
Pophams fırınlarının estetik anlayışını ev eşyalarına taşıyan bu dükkan; el yapımı seramikler, reçeller ve kahvelerle dolu.
📍 Adres: 19 Prebend Street, Islington, N1 8PF
Londra’nın en iyi ekşi maya fırınlarından biri olan E5, aynı zamanda un, zeytinyağı, reçel ve tahıllar gibi mutfağa yönelik ürünler de sunuyor.
📍 Adres: Arch 395, Mentmore Terrace, E8 3PH
Doğal ve biodinamik şaraplar üzerine uzmanlaşmış, butik bir şarap dükkanı. Gıda eşleşmeleriyle birlikte sade ama özenli bir seçki sunar.
📍 Adres: 107D Broadway Market, E8 4PH
Japon kalemlerinden el yapımı defterlere kadar, kırtasiye ve masa üstü ürünlerinin estetik bir seçkisi.
📍 Adres: 21 Tower Street, Seven Dials, WC2H 9NS
Organik market, fırın ve lifestyle butiğin bir araya geldiği, kırsal estetikten ilham alan Londra şubesi.
📍 Adres: 208-212 Westbourne Grove, W11 2RH
Londra’yı adımlayarak keşfetmenin başka hiçbir şeye benzemediğini fark etmeniz uzun sürmüyor. Bu sefer, şehrin batı yakasını yürüyerek geçiyor, kraliyet tarihinden Victoria dönemine, yemyeşil parklardan pastel sokaklara uzanan bir güzergâhta yavaşça kayboluyoruz.
Westminster Abbey’nin taş duvarlarının gölgesinden başlıyoruz. Burada Londra’nın simge yapılarından Big Ben’in etrafında bir zamanlar kralları taçlandıran bu sokakların tarihini, Buckingham Sarayı’na ilerlerken ise İngiliz monarşisinin bugünkü ritüellerini izliyoruz.
İki önemli ipucu, Buckingham Sarayı’nı ziyaret etmek isterseniz sadece yaz aylarında ziyarete açık olduğunu ve biletleri önceden almanın daha hesaplı olduğunu hatırlatalım. Her sabah saat 11:00 civarında yapılan “Changing the Guard” seremonisi ünlü.
1. Westminster Abbey & Big Ben
Big Ben aslında saat kulesinin değil, onun içindeki 13,5 tonluk çanın adı. Kulenin resmi adı ise “Elizabeth Tower” — bu isim 2012 yılında Kraliçe II. Elizabeth’in tahta çıkışının 60.yılı anısına verildi.
Westminster Abbey’de 1066’dan bu yana tüm İngiliz kralları taç giydi. Ayrıca Charles Darwin, Isaac Newton ve Stephen Hawking gibi ünlü isimlerin mezarları burada.
2.St. James’s Park’taki Pelikanlar
Londra merkezindeki parkların bir dönem sadece kraliyet ailesinin kullanımına açık olduğunu ve Kral James I’in 17.yy’da buraya timsahlar, filler ve develer getirdiği bir hayvanat bahçesi olduğunu biliyor muydunuz?
Günümüzde ise bu parkta daha çok egzotik kuşlar yaşıyor. St.James Park genellikle Duck Island civarında güneşlenen pelikanlarıyla meşhur.
İlk pelikanlar, 1664 yılında Rusya’nın diplomatik bir hediyesi olarak İngiltere’ye gönderildi. O günden bu yana parkta pelikanlar yaşamaya devam ediyor — hem de oldukça keyifli bir şekilde.
3. Hyde Park
Parkın doğusundaki Speakers’ Corner, 1872’den bu yana herkesin kamuya açık konuşma yapabildiği bir platform. George Orwell ve Karl Marx gibi isimler burada konuşmalar yapmış. Bugün hâlâ pazar sabahları gidip kendi kürsünü kurmak mümkün.
4. Portobello Road Market
Portobello Road, 1700’lerde “Green Lane” adıyla bilinen sade bir kırsal patikaydı; adını ise Panama’daki Porto Bello kasabasının 1739’daki İngiliz zaferinden aldı. 1940’larda ‘rag and bone’ satıcılarının tezgâh açmasıyla antikaların merkezi haline gelen pazar, bugün dünyaca ünlü bir vintage ve tasarım cenneti. Cumartesi günleri, Viktoryen evlerin gölgesinde yüzlerce tezgâh açılıyor ve sokak, gerçek bir açık hava müzesine dönüşüyor.
5. Notting Hill: Film Setine Dönüşen Mahalle
1999 yapımı “Notting Hill” filmi, semti dünya çapında ünlü hale getirdi. Filmdeki “Travel Bookshop”, aslında bir antika dükkanıydı ve çekim için kitapçıya dönüştürülmüştü.
Hugh Grant ve Julia Roberts’ın ‘Can I help you at all?!’ sahnesinin geçtiği kitapçı, The Notting Hill Bookshop, 13 Blenheim Cres adresinde bulunuyor.
Notting Hill’e gelmişken uğrayabileceğiniz bazı kitapçılar:
Books for Cooks, yemek kitaplarıyla dolu keyifli bir dükkan.
Daunt Books, ahşap rafları ve merdivenleriyle film setini andıran bir başka kitapçı.
1958’deki ırkçılık karşıtı Notting Hill isyanlarının ardından düzenlenmeye başlayan Notting Hill Carnival ile kültürel olarak çok daha güçlü bir geçmişe sahip. Avrupa’nın en büyük sokak festivali hâline gelen bu etkinlik, her yıl Ağustos sonunda gerçekleşir.
Big Ben ise ziyarete kapalı, turist kalabalığından kurtulmak ve en iyi fotoğrafları çekmek için sabah erken gelmelisiniz. En iyi fotoğraf noktası ise nehrin diğer tarafında kalıyor, St Thomas’ Riverside Garden olarak haritalarda konum alabilirsiniz.
Londra’nın hala en turistik yerlerinden birindeyiz. Hyde Park’ta yürüyüş yapan Londralılarla birlikte adımlarımızı yavaşlatıyor, Kensington Gardens’ta Royal Albert Hall’un görkemini selamlıyoruz.
Yolumuz üzerinde; Kensington Sarayı’nın arka bahçesinden, Londra’nın en sevilen müzelerine, V&A ve Natural History Museum’a uğrayabiliriz; oradan da Holland Park’ın saklı Kyoto Bahçesi’ne ve Notting Hill’in pastel sokaklarına doğru ilerliyoruz.
Rota, Portobello Road Market’in canlılığından geçip, küçük ama karakter sahibi kitapçılarla sona eriyor.
Yaklaşık 5 kilometrelik bu yürüyüşte, yalnızca şehir değil, aynı zamanda Londra’nın hafızası da sizi bekliyor.